Basta biraz korktum, Cebrail'in Öktem'e (kurgudaki Türk peygamber) vahiy getirmesini sakıncalı buldum. Nedeni çok basit, vahiyse eğer Allah kelamı demektir, oysa okuduğumuz kitabın kurgu olduğu bilincindeyiz. Yani insan oğlunun yazdığını sorgusuz sualsiz kabul etmemiz gerektiği düşüncesine kapılabiliriz...
Fakat, okuduğumuz hakkında mantığımızı gölgelememek bize düşen görevin bir parçasıdır.
Dahası, bu kitap sayesinde, yeniden ve hala kendimi sorgulamaya devam ettim. Allah'a olan yakınlığımı tartmak amacıyla ... Inancımı güçlendirme arzusu büyüdü. Bu yüzdendir ki, bu eseri sakıncalı bulmuyorum. Aksine, şiddetle tavsiye ediyorum.
Son kısımda verilen ayetlerde, kurgunun esin kaynağını bulacaksınız, ve bu yüreğinizde bir coşku uyandıracaktır !
Bütün topluluklara bir yalavaç (peygamber) gönderildiğine kaniyim. MÖ 20. asır için de bu geçerlidir. Bu kurguda yaşanan ve anlatılan olayların temelinin gayet sağlam olduğunu bildiğinizde, kendinizi akışına bırakmanız hiçte zor olmayacaktır.
Bütün bunların yanı sıra, verilen tarihi bilgiler ve dönemin yaşam tarzına ait alışkanlıklar tarihe olan merakımı daha da coşturdu. Öğrendim. Bu kitap sayesin çok değerli bilgiler edindiğimi ve, imanıma canı gönülden sarılmak istediğimi rahatlıkla söyleyebilirim.
Es geçmek istemediğim son bir şey var, oda yazarın atlara olan ilgi ve alakasının bu hikâyede de yer aldığı, ve atların asil hayvanlar olduğunu okurlarına aktardığı için ona çok minnettar olduğumu belirtmek istiyorum.
Okuyun.