Written at the end of the World War II, this novel mourns the passing of the aristocratic world which Waugh knew in his youth and recalls the sensuous pleasures denied to him by the austerities of war. This is a special edition to celebrate the centenary of Waugh's birth.
"tam bir insan değildi. küçücük bir insancıktı, doğal gelişmemişti; bir şişenin içinde bir şey, bir laboratuvarda canlı saklanan bir organdı. önceleri onu ilkel bir yaban sandım, oysa kesinlikle çağdaş ve günceldi, ancak bu korkunç çağın yetiştirebileceği türden bir şeydi. tam bir insanmış gibi görünmek isteyen, küçük bir insan parçacığı."
Now we shall both be alone, and I shall have no way of making you understand.' 'I don't want to make it easier for you,' I said; 'I hope your heart may break; but I do understand.
“Artık ikimiz de yalnız birer insan olacağız, ama senin bunu anlayabilmen için elimden bir şey gelmez.” Dedim. “Bunu senin için kolaylaştırmak istemiyorum, senin de kalbin kırılsın. Ama seni de anlıyorum.”
"böyle bir başına kalmama ve yabancı bir dünyada geçen uzun bir yolculuğa karşın gene de değişmemiştim; hâlâ bir bütünmüşüm gibi yapmacık içindeydim, kendimin küçük bir parçasıydım."
"şimdi dönüp bakıyorum da, insanın gençliğine yapmacık bir olgunluk ya da yapmacık bir saflık yakıştırması kolaydır; kapıda insanın konumunu belirten unvanın tarihiyle oynamak da öyle."
Written at the end of the World War II, this novel mourns the passing of the aristocratic world which Waugh knew in his youth and recalls the sensuous pleasures denied to him by the austerities of war. This is a special edition to celebrate the centenary of Waugh's birth.