“Bu böyledir. Çünkü geldik.”
Evet, hayat böyledir. Çünkü geldik bir defa... İstersek bir anlam yükleyeceğiz öyle yaşayacağız ya da “insan”seline kapılıp karanlıklarda kaybolacağız.
“Hayat” denen yolculuğu iki kapak arasına sığdırmayı başarmış Mustafa Kutlu.
Bir hikaye ancak bu kadar çarpıcı, dokunaklı, düşündürücü, sürükleyici, şiirsel, özgün olabilir.
Kitap 8 bölümden oluşuyor.
İlk bölüm “Bu Böyledir”.
Bu bölümde “Hep beni yazdın(...)”, “Benim kronolojimi biliyor musun sen?” gibi ifadelerle “hayat”a bir giriş yapılmış. İlk bölüm biraz karmaşık gibi geliyor. Çünkü Süleyman’ın hayatından kısa kısa kesitler ayrıntısız veriliyor. Sonraki bölümlerde bu bölümde bahsi geçen kişilerin hayatlarını daha ayrıntılı öğreniyoruz.
Yazar önümüze düğüm düğüm olmuş bir yığın koyuyor. Sonraki bölümlerde çözüyoruz.
Son bölümün adı “Son”. Zaten başka türlüsü beklenemezdi.
Eseri okuyunca anlayacaksınız. Bu kitap her yönüyle baştan sona hayatın kendisi... Doğduğumuzda anlamsız gelir hayat... Sonra sonra, insanları tanıdıkça anlamaya başlarız. Kitabın kurgusu da bu şekilde.
Okudukça hikayeyi çözmeye başlıyoruz. Kitaptaki bazı kelimeler kasten yanlış yazılmış, paragraflar kasten düzensiz gibi bazı bölümlerde. Ve bir bölümde Ayakçı Kadir’in yazara tepkisi :) kitaptaki karakterlerin gerçekçiliği, kanlı canlı hissi uyandırması.
“Manifatura” bölümündeki namaz sahnesi.
“Red Cephesi” bölümü en beğendiğim bölümlerdi.
.
.
.
Mutlaka okuyun. Mutlaka.