Edip Cansever'in "Evlat ne çok bahsetmişsin, daha gençsin oysa, kimden öğrendin ölümü?" diye sorduğu şairdir Ahmet Erhan. Oysa yaşadığı dönemde ölümü öğrenecek o kadar çok şey biriktirmişti ki. En yakın arkadaşlarının ölümü, ağlayan, kanayan bir ülke, hüzün, hep daha çok hüzün.
Ölümü ve hüznü çokça işlediği söylenir şairin. Kısmen doğrudur da ama sadece bu değildir ki. Pencerelerin kapandığı evlerde, yıldızları görmek için bir umut açılmasını bekleyen çocuklar da vardır şiirlerinin içerisinde, portakal çiçeği kokan Akdeniz sahilleri de, gökyüzüyle denizin birleştiği ufuk çizgileri de, batarken ısırılmış bir şeftaliye dönüşen güneş de...
Ölümden, ölümlerden çokça bahsetmiştir evet ama "ben bu dünyada bir tek hayatı sevdim" demeden de geri kalmamıştır inatla. Alın, okuyun hatta sizinmiş gibi sahip çıkın derim şiirlerine. Çünkü Pablo Neruda'ya postacısının dediği gibi: "Şiir yazanın değil, ona ihtiyacı olanındır."