“Boşluğun evi, ondaki beyaz ve soğuk duygu, çocuğun konuşuyor gibi yapıp aslında pek çok şeyi söylemediğini, belki de bilmiyordur, kimbilir, görünce, aklıma son 10 yılda çokça izlediğim Kuzey filmleri geldi. Kuzey ‘teenage’ filmleri, baştanbaşa yalnızlık, sessizlik, ıssızlık ve boşluk. Her şey öylesine boş ki, hayat da, sözler de, aile de, toplum da, günler de, geceler de, arkadaşlıklar da, sokaklar da, kısacası her şey boşlukla dopdolu bir haldedir o filmlerde, boşlukla dolar taşar adeta. Onu gördüm. Bu çocuk da Kuzey’de yaşıyor gibi, bir Kuzey boşluğu var sözlerinde ve kelime aralarında, yani söylediklerinde ve söylemediklerinde. Umutla umutsuzlukla da ilgisi yok bunun, ne olacağına dair bir fikri yok çünkü, bir devam fikri, süreklilik fikri, ‘sonra’ duygusu, kaygı, hiçbiri yok. 18 yaşım o kadar uzaklarda kaldı ki, belki Kuzey kadar uzak şimdi bana.