Tanrım, bırak da, altında hünerli bir kapsülün kaygan bir yağ salgıladığı dizinin derisini koklayayım! Bırak da, ağzım, bacaklarının başladığı yerden çıkan ve aşağıya, baldır kemiğine doğru ikiye ayrılan femural damarın olduğu yere dokunsun! Bırak da, gözeneklerini soluyayım ve tüylerine dokunayım – ah, toprağa yazgılı, sudan ve proteinden oluşan insan imgem, bırak da, dudaklarımı dudaklarında yiteyim!”