Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Çağdaş Türk Dili

Süer Eker

Çağdaş Türk Dili Gönderileri

Çağdaş Türk Dili kitaplarını, Çağdaş Türk Dili sözleri ve alıntılarını, Çağdaş Türk Dili yazarlarını, Çağdaş Türk Dili yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk ve Türkçe
Birinci Dünya Savaşında buyruğu altında bulunduğum bir sırada, Atatürk'e dille ilgili bir kitap göstermiş olduğumu hatırlıyorum. Bu, genç Macar Türkologlarından Gy. Németh'in 1916'da Almanca olarak yayımladığı Türkçe dil kitapları serisinden Türkische Grammatik idi. Ordumuzda bulunan Almanlar bunu kullanıyordu, bende de bir nüsha
Osmanlıca, Türkçenin doğal gelişme sonucu biçimlenmiş bir aşaması değil, imparatorluk düzeni içinde saray ve çevresinde oluşan yüksek sınıfın, üç dilin söz varlığından ve gramer kurallarından yararlanarak meydana getirdiği melez ve yapma bir dil, daha doğrusu bir 'jargon'dur.
Reklam
Klåsik Türk şiirinin en güçlü temsilcilerinden Baki Efendi'nin Kanuni Sultan Süleyman için yazdığı ünlü mersiye, şöyle başlar: Ey påybend-i dâmgeh-i kaydı năm ü neng/ Tå key hevâ-yi meşgale-i dehr-i bi-direng Bu beyitte, ey ünlemi hariç, hiçbir Türkçe unsur yoktur ve ey ünlemi Farsçada da mevcut olduğuna göre, beyit Farsça sayılabilir. Aynı şekilde; Şeh-i ferhunde-şiyem ma'delet-efrüz-ı himem Çihre-perdāz-ı kerem āb-ı rüh-ı rüşdü sedād dizelerinde hiçbir Türkçe öge yoktur.
'Türk diline kimsene bakmaz idi' her şeyi özetleyiyor...
XV'inci yüzyıl ortalarında Osmanlıların imparatorluk haline gelmesiyle, saray ve çevresindeki aydın ve okumuşlar topluluğunda Arap-Fars kültürleri, dolayısıyla Arapça ve Farsça yeniden büyük bir önem kazandı. Aydın çevreler artık yalnız Arapça ve Farsça eserlere itibar ediyor, buna karşılık, Türkçe yazılmış eserler küçümseniyor, hatta hor ve hakir görülüyordu. Osmanlıca bir ulus ya da halk dili olmaktan çok, seçkinlerin yani bir sınıfın dili idi. Türkçenin ve bu dili konuşan Türklerin küçümsenmesi, bilindiği gibi, daha XIV'üncü yüzyılda başlamış ve Aşık Paşa'nın edebiyat tarihine geçen şikâyetine sebep olmuştu: Türk diline kimsene bakmaz idi Türklere hergiz gönül akmaz idi Türk dahi bilmez idi bu dilleri İnce yolı, ol ulu menzilleri
Sayfa 107Kitabı okudu
Çağatay Türkçesinde Zafername, Ankara Muharebesi
Sähib-Kıran Rum Pādşahı Bilä Uruşup Zafar Tapkanı, Zafername 1. Sähib-Kıran keçä taň atkunça Hak... dargahıda niyäz u tazarru kıldı... 2. Basa iki sarıdın çeriglär saf tartıp turdılar... 3. Vä hukm boldı, kim bahādurlar ilgäri yürüp işlärigä maşgül bolsunlar. 4. Barçadın burun oň koldın Amir-zāda Abābakr mubārazat maydänıga kirip yigitlari bilā
Karahanlıca bir metin
1- Koygaşup yatsa anın yüziñe 2- Alsıkar ögin anın söziñe 3- Min kişi yulgı bolup öziñe 4. Birgeler özin anıñ köziñe 1- (Bir kimse o güzel kadının) koynuna girip yatsa, onun yüzüne (bakarak) 2- Yitirir aklını, onun sözleriyle 3- (Binlerce kişi) feda olup kendisine (o güzele) 4. Verirler kendilerini onun (güzel) gözlerine
Reklam
İslamiyetin kabulüne değin Türkçedeki yabancı kökenli sözcük sayısı çok az idi.
Türkçe ile 'akraba' diller arasındaki birtakım yeni ilişkilerin belirlenmesi ve ortaya konulmasıyla bilimsel olarak, herhangi bir Türkçe sözcüğün kökeni 2000, 2500 yıl önceye götürülebilir.
Türk dil ve lehçeleri izole ya da dar bir alanda konuşulmaz. Aksine yayılma alanı bakımından Türk dilleri ailesiyle karşılaştırılabilecek, İngilizce, İspanyolca gibi, çok az sayıda dil vardır.
Türkçe: Almanya içleri ve Doğu Avrupa'dan Kore yarımadasına kadar geniş bir coğrafyada konuşulan bir dildir. Bugün, Türkçenin yaygın biçimde konuşulduğu ülkeler şu şekildedir: Türkiye, Türkmenistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Doğu Türkistan (Sinkiang), Çuvaşya Hakas Cumhuriyeti, Tataristan, Tuva Cumhuriyeti, Dağıstan Cumhuriyeti, Başkırdistan, Dağlık Altay Cumhuriyeti, Gagavuz Yeri, Kabartay-Balkar Cumhuriyeti, Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti, Afganistan, Suriye, Irak, İran, Tacikistan, Ukrayna, Moğolistan, Makedonya, Bulgaristan, Yugoslavya, Yunanistan, Arnavutluk, Romanya, Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri, Amerika ve Avustralya.
Reklam
Bugün, Orta Asya halkları içinde, Çinliler ve İranlılar dışında, Türkler kadar eski yazılı belgeye sahip başka halk yoktur. Çağdaş dünya dillerinin büyük bir bölümünün ilk yazılı belgeleri, çok daha geç dönemlere aittir.
Yüzlerce yıllık mücadelelerin ve iki dünya savaşının ardından, bölünebildiği kadar bölünen, etnik sınırların neredeyse siyasi sınırlar haline geldiği AB ülkeleri azınlıkları; yerli azınlık (otokton azınlık) ve göçmen azınlık (alokton azınlık) olarak ikiye ayırmakta, bunlan iki ayrı hukuka tabi tutmaktadır. Doğal olarak göçmen azınlıklara sağlanan haklar ve destekler 'yok' mesabesindedir, hak sağlanması bir yana, paralel toplumlar yaratabileceği düşüncesiyle, entegrasyon adı altında yurttaşlığa kabul için dil sınavı gibi açık veya gizli asimilasyon politikaları gündemdedir. Örneğin, Almanya'da resmi eğitim sistemine bağlı Türkçe eğitim ve öğretim yapan orta öğretim kurumları açmak bir yana, Türkiye tarafından önerilen Almanya'da Türk üniversitesinin kurulması vb. temenniler, derhål reddedilmekte, gündeme dahi alınmamaktadır. Kuşkusuz her ülkenin uygulamalanyla ilgili haklı, makul' gerekçeleri vardır. Ancak, gerçek olan, 2,500,000'a yakın AB yurttaşı Türk'ün, yerli azınlıklara sağlanan haklara sahip olmadıklandır.
Maddi ve manevi kültürü besleyen en önemli öge dildir. Dil olmadan, diğer kültürel ögelerin hiçbiri ortaya çıkamaz. Bu nedenle, ulusların yaşamlarında dil, vazgeçilemez bir kurumdur. Bu kuruma gereken önemi vermeyen uluslar, ulus olma niteliklerini kaybedebilir ve yok olabilir. Bugün, yaşayan Sümer, Hitit dilinden ya da kültüründen söz etmek mümkün değildir. Öyleyse dil, ulusların en değerli varlığıdır. Bu varlığı koruyan ve zenginleştiren uluslar, yaşama hakkını elde edebilirler.