Sayfa Sayısına Göre Çengiz Han Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Çengiz Han sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Çengiz Han kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çengiz‘in ve evlâdının büyük imparatorluğunun asıl sırrı bu noktadan anlaşılmalıdır. Büyük mesafeleri birleştirmişler, aradaki nakliyatı çabuklaştırmışlardır. Pek önemli bir diğer hususiyetleri de aradaki küçük devletleri ve gümrük duvarlarını bırakmamalarıdır.
Cengiz‘in ve evladının büyük imparatorluğunun asıl sırrı bu noktadan anlaşılmalıdır. Büyük mesafeleri birleştirmişler, aradaki nakliyatı çabuklaştırmışlardır. Pek önemli bir diğer hususiyetleri de aradaki küçük devletleri ve gümrük duvarlarını bırakmamalarıdır. Cengiz’den önce gümrük pek çoktu. Bağdat’tan çıkan bir mal, Buhara’ya gelinceye kadar 28 yerde gümrük veriyordu. Bu ise bazen malın asıl fiyatının birkaç misli artmasına sebep oluyordu. İşte Cengiz ve evladı bunu ortadan kaldırdı, ülkeyi tek bir gümrüğe tabi kıldı.
Cengiz cihan çapındaki büyük inkılapları vücuda getirirken, elbette büyük felâketler de yarattı. Ve bu felâketlere muvazi olarak yenilikler yarattı. Cengiz’in yıkmak istediği düzenin de yarattığı şehirler ve onların kalabalık kudretli ahalisi vardı.
İşte Çengiz’in tarihini gerçek yerine oturtmak bu bakımdan zordur. Zira bu müellifler, kendi hükümdarlarının Çengiz tarafından ortadan kaldırılmasını, cihanın en büyük felâketi olarak gösterirler.
Cengizli İmparatorluğu devrinde, Avrupa‘dan veya Önasya’dan gelen elçiler ve heyetler bu bozkır yolundan, yani Kazakistan'ın ortasından geçen yoldan gidip gelmişlerdi. Eski ticaret yolları, yukarıda bahsettiğiniz güney yolları, Eftalit sahasından geçen yol da işlek olmuş. Ancak devrin asıl büyük özelliği, bu bozkır yolunun işlemesidir. Bu yol altı asır sonra, 1892-1902 yıllarında yapılan Sibirya demir yolunun gördüğü vazifeyi görmüştür. Asya’nın tarihinde büyük inkılap yapan da işte bu özelliğidir. Cengizli devleti kurulduğu zamanlarda, hem kuzey-güney yolları üzerinde, hem de doğu batı yolları üzerinde iktidar çeşitli kabilelerin elinde idi. Bazen bunlar birleşerek büyük devletler teşkil etmişler. Fakat çoğu zaman kendi başlarına yaşamışlardır. Ancak böyle olduğu zamanlarda da, kervanları basıp soymak yerine, onlardan gümrük almayı tercih ettiler. Bu yol üzerinde ipek, mücevher, deri, çeşitli ilaçlar doğudan cam, madeni eşya, kılıç, iğne vs. de batıdan gelmiştir. Öyle olmuş ki, bir iğneye bir deve verilmiş; ancak, iğneyi yerine ulaştırmak için de pek büyük meşakkatler çekiliyordu.
Bu yol üzerinde ipek mücevher, deri, çeşitli ilâçlar doğudan cam, madeni eşya, kılıç, iğne vs. de batıdan gelmiştir. Öyle olmuş ki, bir iğneye bir deve verilmiş; ancak, iğneyi yerine ulaştırmak için de pek büyük meşakkatler çekiliyordu.
Biz Türk tarihinin eski devrilerini, mesela Göktürkler devrini daha ziyade komşu milletlerin tarihlerinden öğreniyoruz. Mesela Göktürk devri tarihi için Çin tarihleri birinci derecede önemlidir. Keza Sasani İran, nihayet Arap kaynakları da gereklidir. Arap kaynakları Göktürk tarihi için geçtir. Ancak eski tarihlerini anlatan bahisler vardır i Keza Grekce ve Latince de öğrenmek icap eder. Türklerin kendilerinden ise sadece "Yazıtlar” kalmıştır. Yani bir yazılı tarih eseri kalmamıştır. Cengizli devletinde ise kendisinin ve oğullarının devrinin kaynakları pek çoktur. Bugüne kadar Cengizli tarihi araştırmalarında, Cengiz’in kendi devletini kurduktan sonraki kaynaklar esas alınarak öğrenilirdi. Cengiz'in ecdadı, hatta gençliği için kaynak yok denilirdi. Cengiz hakkında derli toplu bir eser yazmış olan Rene Grousset böyle der. Umumi kanaat şu idi ki, Cengiz'in ecdadı ve gençliği hakkında kaynak yoktur. Halbuki vardır. Yalnız bu kayıtları gereği gibi incelemek için çok dil bilmek ve bu meselede vukuf sahibi olmak icap ediyor.
Bilindiği gibi Batınilerin merkezlerinden birisi Alamut kalesi idi. Hasan Sabbah’ın kurduğu söylenen Batınilik, adeta bir terör teşkilatı idi. Batıni terör teşkilatına dair yakınlarda Dr. Minucehr Situde'nin bir yazısı vardır. Bunda Kaleleri, Alamut ve Quhistan kalesi tasvir ediliyor. Tahkimatları sağlam olmuş, ancak nedense Selçuklular oraları alamamışlar. Herhalde alamamalarının esas sebebi, ülke içinde onların fikirlerini terviç edenlerin bulunmasıdır. Kale-i Alamut, bazen Kale t-ül-Mevt, yani ölüm kalesi de okunurdu. Cengiz evladı buna pek dikkat etmişler, nasıl olur da, dağ taşında türeyen bir eşkıya çetesi, büyük bir ülkeyi tehdit eder demişler, hatta bunu kendileri için bir izzet-i nefis meselesi yapmışlardır. Burasını ve Kuhistan'daki merkezlerini alıp yok etmek için Hulağu vazifelendirilmişti. Reşiddeddin’in babası da bu terör teşkilatı tarafından kaçırılmış,
… Hulagu Alamut kalesini aldığı zaman kapılarını açıp âlim ve sanatkârlar serbestçe çıkabileceklerini ilan ettirdi. Bunların emniyetini sağladıktan sonra, bu fesat ocağını tamamen yok etmişti. İşte Reşideddin'in babası Alarmut’taki ak i âlimler meyanında idi ve Cengizli ailesi ile böylece tanıştı.