Çıkmazdaki Kadın

Şükrü Uyar

Çıkmazdaki Kadın Sözleri ve Alıntıları

Çıkmazdaki Kadın sözleri ve alıntılarını, Çıkmazdaki Kadın kitap alıntılarını, Çıkmazdaki Kadın en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İkbal daha küçük yaşta bilinçsizce evlendirilen ablası ve kız kardeşinin kaderlerini yaşamak istemiyordu. Onlar için bir şeyler yapamıyordu, ancak kendisi için bir şeyler yapması gerektiği düşüncesi her geçen gün daha da netleşiyordu kafasında. Kurtuluşun okumakta olduğunu biliyordu. Ama nasıl olacaktı bu? Ya annesine isyan bayrağını çekip “Ben okumak istiyorum, evlenmek istemiyorum!” diyecekti, ya da oturup kendi kaderine razı olan bir gelin gibi hem ağlayacak hem de kocaya gidecekti. Ancak ne olursa olsun orada annesiyle aynı evde kalmaması gerektiği düşüncesi daha ağır basmıştı.
Sayfa 8 - Kerasus yayınları
İkbal, ablasının evliliğini henüz sindirmeye çalışırken kendisinden iki yaş küçük kız kardeşi Ayten’in de oldubittiye getirilip evlendirilmeye çalışılmasına anlam veremiyordu. Annesi, kız çocuklarının daha gözleri açılmadan ve serpilip gelişmeden evlendirilmesi taraftarıydı. Bir an önce baş göz etmek gerektiğini, yoksa kızların, başlarına bir bela getireceğini düşünüyordu. İkbal’in küçüğü Ayten’i de bu sebeple okuldan alıp ilçedeki bir kahve sahibiyle evlendirmişti.
Sayfa 9 - Alter Yayınları
Reklam
Nihayet Ahmet hastane kapısında görünmüştü. İkbal, onu kapıda öyle görünce çok sevinmişti; o an koşup boynuna atılmak istedi. Ancak yanına vardığında buna cesaret edemeyip sadece tokalaşabilmişti.
Sayfa 40 - Kerasus Yayınları
İkbal başına gelenleri kaderine yorduğu için daha önce hep suskun kalmıştı. Oysa yaşananlar kendi kaderi değildi. Bütün bu olanlar Harun’a karşı mücadele etmede zayıf kaldığı için başına gelmişti. Eğer başından beri teyzesi gibi güçlü biri yanında olsaydı, Harun onun yalnızlığını fırsat bilip kendisine bu denli yüklenme cesareti bulamazdı.
Sayfa 88 - Kerasus yayınları
Bir anne ancak bu kadar bencil ve sorumsuz olabilirdi. İnsan kendi öz çocuklarını bile bile ateşe atar mıydı? Bu nasıl bir anne vicdanıydı ki hiç sızlamıyordu?
Sayfa 10 - Kerasus yayınları
Malatya’nın üstüne pis kokulu kara bir duman çökmüştü. Denetim elden çıkmıştı. Artık kimin ne yaptığı bilinmez olmuştu. İşaretlenmiş işyerleri ve konutlar tahrip ve yağma edilerek ateşe verilmeye devam ediliyordu. Sokaklara dökülen eşyalar alev alev yanıyordu. Cadde ve sokaklar atılmış buzdolapları, mobilyalar, televizyon ve radyolar, yağ kutuları, kumaşlar, ayakkabılar, sebze ve meyveler, cam parçaları, kapı ve pencere kırıkları, gaz tüpleri ile devrilmiş otolardan geçilmiyordu.
Sayfa 18 - Kerasus yayınları
Reklam
35 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.