Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bugünün Distopyası

Cogito - Sayı 90

Cogito Dergisi

Cogito - Sayı 90 Gönderileri

Cogito - Sayı 90 kitaplarını, Cogito - Sayı 90 sözleri ve alıntılarını, Cogito - Sayı 90 yazarlarını, Cogito - Sayı 90 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ütopya ve distopya anlatıları tekno-insanı yaratılış mitinin bir parçası olarak düşünür. Yani, robot ve siborgların hemen her temsilinde iktidar alanımızı yeniden çizme endişesiyle yaratılış mitine geri döneriz. Mekanik insanlar ve biyosibernetik organizmalar insan tarafından yaratılmıştır; ve insan, tıpkı hayvanlarla olan ilişkisindeki gibi, onların arkasında ve ötesindeki mutlak akıldır."
Sayfa 187 - Özen Nergis Dolcerocca, "Tekno-Distopyaların Cinsiyeti: Ovidius'tan Westworld'e İnsansonrası Yaratılış Mitleri", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
"İnsansonrasılık insanın biyolojiye olduğu kadar teknolojiye de bedenen ve zihnen bağlı ve bağımlı olduğu fikrine dayanır. Aynı zamanda tarihsel bir olgudur: teknolojik, medikal, bilişimsel ve ekonomik ağlar içinde insanın merkeziliğini yitirdiği dönemi işaret eder. Ütopik ve distopik tahayyülü çağıran insansonrası türler insanlığın doğası ve değeriyle ilgili rahatsız edici sorular sorar. İnsansonrası ütopiktir çünkü insanın emrindeki teknoloji onu daha da ileri taşıyacak, kendi kaderini yazan bir tanrıya dönüştürecektir. Bu tahayyülde, teknoloji iyidir; ideal insan ve toplumun kurulmasında araçtır. Teknoloji aynı zamanda distopik hayal gücünü de harekete geçirir çünkü insanın buyruğundan ve hizmetinden çıkması endişe vericidir: insanın hakimiyetini reddeden android veya biyoteknolojik varlıklar yeryüzünün yeni tanrıları olabilir, onun mutlak merkeziyetini alaşağı edebilirler. Bu iki tabloda da bir sorun var gibidir: tekno-ütopyada teknoloji daha önce olduğu gibi insanın gelişimi için bir araçtır (burada Asimov'un robot yasalarını örnek olarak düşünebiliriz), tekno-distopyada ise, ütopyanın uzantısı olarak, teknolojinin insan kontrolündeki bir araç olmaktan çıkmasından korkulur. Yani, her temsilde insan muktedir yaratıcı-tanrı, siborg onun kulu ve aracıdır."
Sayfa 186 - Özen Nergis Dolcerocca, "Tekno-Distopyaların Cinsiyeti: Ovidius'tan Westworld'e İnsansonrası Yaratılış Mitleri", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
Reklam
"Ütopya, mekanın varolan halinden kurtarılmış ve en baştan düşsel bir şekilde yapılandırılmış biçimidir. Bu nedenle ütopyalar mekansal organizasyonların neredeyse tümünü belirler ve betimler. Konutlardan binalara, iş yerlerinden tarlalara, caddelerden sokaklara, şehrin merkezinden sınırlarına kadar, kentin tüm mimarisinin ütopya çerçevesinde nasıl inşa edileceğini doğrudan kurgular. Böylece kentler, ideal toplumu yaratan izdüşümler olma özelliği kazanırlar. Her kent özünde biraz ütopyadır ve her ütopya da çoğunlukla bir kenttir."
Sayfa 139 - Ece Ceylan Baba, "Kanal İstanbul: Ütopya mı , Distopya mı?" Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
"Bu yüzden biyopolitik distopyanın devası, ölüm ve yaşam kavramlarının nicel anlamda her türden yüceltilişini devre dışı bırakmakta saklıdır. Zira toplumsallığın ölüm ve yaşam kategorileri üzerine bina edildiği her durumda, ben ve başkası arasındaki kolektivite bağlarını ortadan kaldıracak, karşılıklı sorumluluğu ve karşılıksız bir armağan etme ilişkisini imkansız kılacak sınırlar peyda olur."
Sayfa 117 - Onur Kartal, "Biyopolitik Distopya: Yorgos Lanthimos Sinemasından İnsan Manzaraları"Kitabı okudu
"Biyopolitik distopya her durumda, bireyleri cinayetle cinayet arasındaki bir tercihe sıkıştırma becerisini, öznelliğin bireysel ya da kolektif her alternatif yükselişinin önünü alma hünerini ölüm ve yaşama yaslanarak devreye soktuğu şantaj mantığına borçludur. Lanthimos, sinemasının zirve noktası Kutsal Geyiğin Ölümü 'nde, kurban metaforuyla bu şantajın muazzam bir örneğini sunar. Aslında, biyopolitik iktidarın yaşam alanı içerisinde kurban edilen topluluğun şu ya da bu üyesi değil, bizzat topluluğun kendisidir. Thomas Hobbes'u bu kurban paradigmasının kurucu momentine yerleştiren İtalyan düşünür Roberto Esposito, bu noktayı muazzam bir şekilde yakalar: "Leviathan-Devleti, bütün toplulukçu bağlardan vazgeçmekle, korunma-itaat denkleminin dikey mübadelesine yabancı olan her türden toplumsal ilişkinin bastırılmasıyla örtüşür. İlişkisizliğin çıplak ilişkisidir bu. Topluluk suça yol açıyorsa bireyin sağ kalabileceği tek yol topluluğun suçunda saklıdır. Belirli bir anlamda modern tarihin en baskın özelliğini tesis eden 'kurban piramidi'nin teorik olarak en tamamlanmış formundaki taslağı ilk kez burada çizilir. Kurban edilen şey cum'dan, insanlar arasındaki ilişkiden başka bir şey değildir ve bu nedenle bir bakıma insanların kendileri de kurban edilirler. Paradoksal olarak insanlar, hayatta kalmaları uğruna feda edilirler. Yaşamlarını birlikte yaşamın reddinde ve reddi içinde sürdürürler"
Sayfa 117 - Onur Kartal, "Biyopolitik Distopya: Yorgos Lanthimos Sinemasından İnsan Manzaraları", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
"Teknik ve insanın ontolojik ilişkisinin birbirine bağlılığını, yani insan ve tekniğin bir aradalığını ve birbiriyle etkileşimini göz önünde bulundurduğumuzda, teknolojik geleceğin ne bir ütopya ne de bir distopya olduğunu söyleyebiliriz. Teknoloji bir farmakon'dur: Hem deva hem de zehirdir."
Sayfa 74 - Elifsu Tanyeri, "Stiegler Düşüncesinde Birlikte Yaşamın Krizi: Distopya, Robotlar ve Farmakolojik Teknoloji", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
Reklam
"Hiperbolik görüşün olumladığı teknolojik ütopya, her an bir distopyaya dönüşebilme potansiyelini taşır. Çünkü bu görüşe göre, post-insan ideasına ulaşılması demek, etik, politika gibi meselelerin 'aşılması' anlamına gelir. Teknolojik gelişmenin, yoksulluk, kıtlık, ırkçılık, iktidarın paylaşımı gibi temel sorunları kendiliğinden çözeceğini düşünmek, en iyimser tabirle naiflik olabilir. Bu noktada üzerinde düşünülmesi gereken asıl mesele, teknolojik gelişmelerin içinde bulunduğumuz krize (hem birlikte yaşamın krizine hem de aslında dönemselliğimizin teknik bir makas değişimine, teknolojik bir devrime tekabüliyetinden doğan krize) iyileştirici bir yol bulma problemidir. Bir yandan krizin müsebbibi olan teknolojik gelişmenin, bir yandan bu krizi hiç değilse 'hafifletebilmesi'nin yollan üzerine düşünüp taşınmak, içinde bulunduğumuz zamansallığın bize yüklediği acil bir sorumluluktur."
Sayfa 71 - Elifsu Tanyeri, "Stiegler Düşüncesinde Birlikte Yaşamın Krizi: Distopya, Robotlar ve Farmakolojik Teknoloji", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
"Teknolojik gelecek tasavvuru, olumlama ve olumsuzlama arasında iki kutba ayrılmış gibi görünmektedir. Bir yanda, teknolojinin gelişmesiyle hastalıkların, yaşlanmanın ve ölümlülüğün önüne geçilerek ideal/mükemmel yaşamın gelişini kutlayan teknolojik ütopya düşüncesi, bir yanda ise makine-insan melezleşmesinin insani özü yozlaştıracağı fikrinden hareketle geleceğin teknolojisine umutsuzlukla bakan distopik bir yaklaşım mevcut. Hiperbolik yaklaşıma göre, insanı evrimsel 'telos'una ulaştıracak olan robot, siborg ve yapay zeka teknolojileri, insanın bedenin getirdiği sınırlamalardan arınmasını ve dolayısıyla mükemmel insan formuna -yani ütopyaya yaklaşmamızı sağlayacaktır."
Sayfa 68 - Elifsu Tanyeri, "Stiegler Düşüncesinde Birlikte Yaşamın Krizi: Distopya, Robotlar ve Farmakolojik Teknoloji", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
"Önemli olan, muhtemeller içinden bir sonuca ulaşmak değil, koşulların nereye götürdüğünün farkına varmaktır. Bu yüzden distopyalar, okuyanlarını ve izleyenlerini son'a değil, yol'a davet eder. Distopyalar, sistemin, bireyi hangi koşullarda yaşarsa yaşasın özgür ve mutlu olacağına inandırmayı başaracağı hakikatini unutmaz ve zaten verdikleri mesaj da budur: Her zaman yeni direniş formları yaratmanın zorunluluğu. En başta söylenmesi gereken budur: Distopyalar, yalnızca yaratıldıkları çağ için değil, her tarihsel anda, insanın soru sormayı, yaratmayı ve direnişi bıraktığı zaman uğraması muhtemel durakların fragmanlarıdır."
Sayfa 61 - Onur Ağkaya, "Bir Reklam Arası: Distopya", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
"Kaçınılmaz son, aslında, bir şekilde kahramanın hakikat arayışına başlayacak olmasıdır; dolayısıyla, tekrar, hikayenin asıl ilettiği edimdir, yani yol(culuk). Ne var ki, sistem, devrimci niteliğe sah ip olan arzuyu, itkiyi ve kuvveti sınırlandıracak tertibatları (yeniden-) üretecektir. Kral Oidipus'ta hakikatin kudretine dayanan
Sayfa 56 - Onur Ağkaya, "Bir Reklam Arası: Distopya", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
Reklam
"Distopyaların bir diğer ortak paydası, herkesin mutlu olmasıdır. 'Mutluluk düşmanları', Biz'de beyin ameliyatı; Cesur Yeni Dünya'da 'soma hapları'gibi uyuşturucu maddeler ve hedonizm; 1984'te işkence ve beyin yıkama; Fahrenheit 451'de ise her evdeki büyük televizyonlardan yayımlanan eğlence programlan ve itfaiye teşkilatının alevlerine başvurularak etkisizleştirilirler. Eğer, 'sapkınlar' sisteme yeniden dahil edilmek istenirlerse yeniden mutlu olmaları için gerekli tertibatlara başvurulur ya da cezalandırılır ve sistemden atılırlar. Sistemden atılmanın karşılığı birçok distopyada infaz edilmek anlamına gelir."
Sayfa 51 - Onur Ağkaya, "Bir Reklam Arası: Distopya", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
"Distopyalar, karamsar birer dünya tasvirlemelerine rağmen bu türde verilen örneklerde kurgulanan modeller, kusursuz toplumlar ve sistemlerdir. Bu mükemmel tasarımların işleyişindeki belirleyici unsurlardan ikisi; hakikat-özgürlük ilişkisi ve bireylerin sistemi düşünme ve sorgulama kapasitelerini kontrol altında tutan tertibatlardır."
Sayfa 49 - Onur Ağkaya, "Bir Reklam Arası: Distopya", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
"Ütopyaya ulaşmak için ne bir harita, ne de bir plan olabilir. Ütopya zaman ya da mekan içinde yolculuk değildir. Kronos ya da topos boyutunda düşünülemez. Ütopya ne var olandan kaçmak, yeni bir topos'a varmak, ne de zamanda yolculuğa çıkarak başka bir zamana ulaşmaktır. Ütopyayı zaman ve mekandan bağımsız, farklılık (alterity) üzerinden düşünmeyi savunur. Bir başka deyişle, ütopyayı farklı kılan, başka bir zamana başka bir mekana gitmek değil, ötekine, radikal farklılığa yönelimi, farklılığı şimdi ve burada hayat geçirme çabasıdır. Demokratik moment, ütopyanın alanını açar: Özgürlüğün anlamını, çoğulcu bir şekilde yanıtlamaya çalışır."
Sayfa 47 - Aslı Çalkıvik, "Distopya: Egemenin Ütopyası", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
"Ütopya, gerçeklikten kopuk bir şekilde hayal dünyalarında gezinmek, naif bir idealizmin peşinden koşmak demek değildir. Tam tersi, gerçeğin ne olduğunu tek bilenin, mutlak doğruya tek sahip olanın kendisi olduğundan hareket eden egemen ütopya, iktidar ilişkilerinden kendini üretir, gücünü istenen düzeni kurmak ve korumak yönünde kullanır."
Sayfa 45 - Aslı Çalkıvik, "Distopya: Egemenin Ütopyası", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
Gerçeğe dönüşme olasılığı en düşük riskleri hayal edebilmek ön plana çıkarken, geleceğin ne getireceğini bilmemek, yerini, geleceği bugünden inşa etmeye bırakıyor. Hayalgücü ve yaratıcı öngörü, geleceğin militarize edilmesi, bu şekilde iktidarın kendini yeniden üretmesine hizmet ediyor. Hollywood senaryolarına taş çıkartan distopik askeri fantezilerin önemi de buradan kaynaklanıyor. Geleceğe dair apokaliptik öngörüler iktidarın kendini kurması ve yeniden üretmesine hizmet eden projelere ilham kaynağı oluyor. Yarın patlayacağı öngörülen siber-savaşlardan, bataklıktan beter hale gelen mega şehirlere kıyamet senaryosu, bugünden önlem almanın, şu anda eyleme geçmenin ateşleyicisi oluyor. En kötüyü tahayyül edebilmek, tahayyül ederken de henüz olmayan, belki de asla olmayacak olasılıklara karşı hazırlıklı olmak için gerekli görünen tedbirleri bugünden almak, dislopyayı iktidarın ütopyasına dönüştürüyor. Gelecek, güvenlik sorunu olarak militarize ediliyor, yarın bugünün uzantısı haline geliyor, zaman üzerinde tam tahakküm kuruluyor, ki her türlü olasılığın olabileceği bir ortamda hiçbir şey olmasın."
Sayfa 45 - Aslı Çalkıvik, "Distopya: Egemenin Ütopyası", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.