"Merhamet ise bambaşka bir şeydir; duygusallıkla hiç bir ilişkisi yoktur onun; acıyı dolaysız hissedip onu iyileştirici bir güce çevirebilme çabasının adıdır merhamet. Merhamet acımak gibi kaypak değildir. Güç verir insana ve şahit olduğun ıstırap her neyse onu iliklerine kadar hissettirir. Ardından harekete geçirir, çünkü ıstırabı sen de yaşamış gibi en ufak hücrene kadar hisseder ve onunla baş etmek için bütün gücünle mücadele edersin. Bu noktada neticenin ne olacağından bağımsızdır gelişen o büyük ve asil güç. Netice değil, acıyı dindirmek için o anki çabandır önemli olan... Cesur insanların işidir merhamet."
"Müzik işte böyle bir şey" dedi Elvira. "Ruh halimize göre bizi bir anda kedere boğabildiği gibi, sonsuz sevince de taşıyabilir. Kocana olan hasretin okadar yoğun ki müziğin diğer kısımlarında ki çiçeklerin ve kuşların şarkısını duyamıyorsun. Ama onları duyacağın zamanlar da gelecek biliyorum."
"Bazen de bağırmak gerekir ama..."
"Evet ama yalnızca uzaktakilere bağırılır unutma. Hemen yanındaki insana neden bağırma ihtiyacı duyar ki insan?"
"Çünkü bazen yanımızdaki insanlar da bizi çıldırtacak kadar sağır olabiliyorlar."
"Hah işte şimdi oldu. Ama o anlarda duymayan insanların kulakları değil kalpleri, yalnızca kalpleri. Ve sen kalplerinizin arasına mesafe girdiğini hissettiğinde, yanındakine kendi kalbinden geçenleri duyurabilmek için bağırmaya başlarsın. Öteki kalbe ulaşmaya çalışmanın nafile çabasıdır bu. Kalpleri birbirine yakın olan insanlar bağırmaya ihtiyaç duymazlar Tanya, hatta çoğu zaman konuşmaya bile..."
"Başına gelen her şey senin onları nasıl karşıladığın, tekâmülün için bir fırsattır. Ve başına ne gelirse gelsin, herhangi bir şarta bağlı olmadan karşılık beklemeksizin vermek, acıyla baş edebilmenin ilk adımıdır sevgili Tanya. Kâinatın muhasebe dairesi oldukça cömert çalışır, daha ilk vermeye başladığın andan itibaren hep on katını alırsın."
"Müslümanlık talep etmekle ilgili bir şey. Allah yalnızca O'nun doğru yoluna girmeyi talep edenleri karanlıktan aydınlığa çıkarıyor. Bu kadar basit aslında..."
Compañero Rosita
Rosa'yı tanımayı o kadar isterdim ki. Hatta bazen acaba dünyada benim gibi kaç kadın var diye merak ediyorum. Tanrıyı ararken ve onu suçlarken Allah'a kavuşmak. Bu duygu öyle sözcüklerle anlatılabilecek kadar dar değil. Neşe kutlutaş Rosa'nın hislerini çok güzel anlatmış. Müteşekkirim. Ah Rosa. Çok eşsizsin. Acaba şimdi nerdesin. Nasılsın. Keşke tanıyabilsek kendisini. Keşke anlatsam benimde aynı yollardan geçtiğimi... Baya kendimi buldum kitapta... Eşsizdi...