Yukio Misima'dan okuduğum ilk kitap ve genel kitap incelemelerinden anladigim, asıl tarzından cok farkli, cok daha yumuşak bir dille yazılmış bir roman. Daha cok distopik eserler yazan birisi olarak biliyorum.
Tarzından cok farkli ama hos, naif bir kitap. Klasik diyebileceğimiz bir zengin kız, fakir oğlan ask hikayesi çevresinde örülmüş bir kitap. Bu klasik hikayeyi anlatırken alıştığımızin disinda olan şey ise denizin hikayedeki azımsanmayacak ve hatta baş kahraman seviyesindeki rolü. Belki de asıl hikaye deniz, etrafında da bir ask hikayesi anlatılıyor demek daha doğru.
Bu coğrafyanın yazarlarinca cok işlenmemiş ya da yeterince işlenmemiş bir konu deniz. Misima ise gözünüzde canlandıracak belki oradaymışcasina hayal edebileceğimiz sekilde anlatmis denizi ve denize bagli, onun etrafında dönen insan hayatlarını.
Gücün, dayanıklılığın, direncin denizle mücadele edebilme seviyenle belirlendiği bir coğrafya. Yasami tanımlayan ve yaşamın devamını sağlayan bir konumda deniz. Zaten gercekten de yaşamın devamını sağlayan deniz değil mi? Yaşamın, kültürün, hislerin içinde bulunulan coğrafya, şartlar ile birlikte ne de güzel harmanlandigini görebilirsiniz.
Velhasıl kelam, kitap okunmasi hafif ve hos hisler uyandıran, sizi bambaşka bir coğrafyaya ve dünyaya taşıyan bir eser.. uzakdogu her zaman ilgimi çeken bir kültür, detay detay yer verilmiyor, öğretici bir şekilde kültür anlatmıyor tabi ama beklentimizde bu değil burada :) uzakdogu kültürüne ilgisi olanlar için okunası guzel bir kitap..