Yaşar Kemal; kendisine ve eserlerine mesafeli olduğum, romanlarını geleceğe yönelik söz söyleyemeyen, sağlam bir fikir aşılamayan, bakış açısı kazandırmayan romanlar olarak gördüğüm bir yazar oldu hep. Bu durumun sebebi, ön yargım ve bir parça da Kemal Tahir'le kıyaslayarak onun romanlarını daha etkileyici buluyor olmamdı. Bununla birlikte kendine has Türkçesi, eşine az rastlanır sürükleyiciliği beni etkilemişti. Demirciler Çarşısı Cinayeti daha önce okuduğum ve yazarın en meşhur kitabı olan İnce Memed romanına göre çok daha kaliteli bulduğum, ayakları yere sağlam basan ve ön yargılarımı yıkan bir roman oldu.Akçasazın iki büyük beyi arasındaki kan davası ve amansız düşmanlık; baştan sona merak ve heyecan unsurunun devam ettiği bir anlatımla, adeta vahşi batı filmi izliyormuş hissi veren betimlemelerle ve şiirsel bir dille yazıya dökülmüş. Ancak yer yer betimlemelerin çok uzun sürmesi bir parça da olsa rahatsız edebiliyor. Buna rağmen Demirciler Çarşısı Cinayeti başıyla sonuyla destansı bir hikayeye, oldukça etkileyici bir kurguya ve üsluba sahip, Türk edebiyatının değeri pek bilinmeyen ve Yaşar Kemal'in İnce Memed serisinin gölgesinde kalmış büyük bir eser.