“Kendi işine gücüne dalmış bir kimse, çekememezlik duymaya pek fırsat bulamaz, çünkü çekememezlik aylak bir tutkudur, sokaklarda gezer durur, evde oturmaz.”
Sayfa 48 - Yapı Kredi Yayınları, “Çekememezlik Üstüne”
Okumak insanı olgunlaştırır, konuşmak ustalaştırır, yazmak ise daha somut bir bilgi sağlar. Dolayısıyla, az yazanın iyi bir belleği olması gerekir, az konuşanın keskin zekâlı, az okuyanın da bilmediğini bilir gibi görünebilmek için kurnaz olması gerekir.
Yığınlar birçok yüce değerlerden anlamazlar. En sıradan üstünlükler onların övgüsünü görür, şöyle böyle değerler hayranlıklarını uyandırır, en yüce değerleri ise kavrayacak yetiden yoksundurlar.
Kendi değeri olmayan bir insan başkalarının değerini hiçbir zaman çekemez, çünkü insan gönlü, ya kendi üstünlüğü ya da başkalarının kötülüğü ile beslenmek ister, bunların birinden yoksunsa ötekine dayanmak zorunda kalır, bir başkasının üstün
değerine ulaşmak umudunu yitirince de, o kişiyi bulunduğu yüksek yerden aşağıya çekmekle bir eşitlik kazanmaya çalışır.