Der Steppenwolf
Hermann HesseDer Steppenwolf Gönderileri
Der Steppenwolf kitaplarını, Der Steppenwolf sözleri ve alıntılarını, Der Steppenwolf yazarlarını, Der Steppenwolf yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evet. İnsanların çoğu öğreninceye değin yüzmek istemezler! Hoş değil mi? Yüzmek istemezler tabii! Onlar toprak için doğmuşlardır, su için değil. Ve tabi düşünmek de istemezler, öyle ya, onlar yaşamak için yaratılmışlardır, düşünmek için değil. Evet, düşünen, düşünmeyi asıl sorun tanıyan kimse gerçi bu konu da ilerleyebilir, fakat toprağı suyla değiştirmiştir artık, ve bir gün suda boğulacaktır.
Ich kann weder in einem Theater noch in einem Kino lange aushalten, kann kaum eine Zeitung lesen, selten ein modernes Buch, ich kann nicht verstehen, welche Lust und Freude es ist, die die Menschen in den überfüllten Eisenbahnen und Hotels, in den überfüllten Cafés bei schwüler aufdringlicher Musik, in den Bars und Varietés der eleganten Luxussstädte suchen, in den Weltausstellungen, auf den Korsos, in den Vorträgen für Bildungsdurstige, auf den großen Sportplätzen – ich kann all diese Freuden, die mir ja erreichbar wären und um die tausend andre sich mühen und drängen, nicht verstehen, nicht teilen. Und was hingegen mir in meinen seltnen Freudenstunden geschieht, was für mich Wonne, Erlebnis, Ekstase und Erhebung ist, das kennt und sucht, und liebt die Welt höchstens in Dichtungen, im Leben findet sie es verrückt. Und in der Tat, wenn die Welt recht hat, wenn diese Musik in den Cafés, diese Massenvergnügungen, diese amerikanischen, mit so wenigem zufriedenen Menschen recht haben, dann habe ich unrecht, dann bin ich verrückt, dann bin ich wirklich der Steppenwolf, den ich mich oft nannte, das in eine ihm fremde und unverständliche Welt verirrte Tier, das seine Heimat, Lust und Nahrung nicht mehr findet.
"kişiliğiniz içine kapatıldığınız bir hapishanedir"
War es nicht klüger und einfacher, die Wiederholung so vieler Leiden zu verhüten, sich aus dem Staube zu machen?
Ach, es ist schwer, diese Gottesspur zu finden inmitten dieses Lebens, das wir führen, inmitten dieser so sehr zufriedenen, so sehr bürgerlichen, so sehr geistlosen Zeit, im Anblick dieser Architekturen, dieser Geschäfte, dieser Politik, dieser Menschen!
Bunların hepsi, bana öyle geliyordu, belki de onun düşünceleri değildi, aydıngörüşlü olarak benden okuduğu ve soluduğu ve bana tekrarladığı benim düşüncelerimdi, ki şimdi surete bürünmüş bir şekilde yeniden karşımda duruyorlardı.
İçinde yaşama dair bir resim vardı, bir inanç, bir istek, sen eylemlere, acılara, kurban vermelere hazırdın - sonra zamanla anladın ki dünya senden eylemler, kurbanlar ve benzerlerini istemiyor, hayat içinde kahramanlar olan bir kahramanlar destanı değil, aksine insanların yeme, içme, kahve, örgülü çorap, kağıt oyunları ve radyo müziği ile musmutlu oldukları sıradan bir halkevi. Ve diğerini, içinde kahramanlık ve güzellik olanı, büyük şairlerin ve ermişlerin kutsandığını isteyen ve içinde arzusu ile yaşayan, bir aptaldır ve bir Don Kişot şövalyesidir.
Maria o zamana kadar birlikte olduğum en hakiki sevgilim gibi geliyordu bana. Beraber olduğum kadınlardan her zaman fikir ve bilgi sahibi olmalarını istemiştim, onların en çok fikir ve bilgi sahibi olanının bile hiçbir zaman içimdeki logosa bir cevap veremediğini göremiyordum; dertlerimi ve düşüncelerimi kadınlara götürüyordum ve hemen hemen hiç kitap okumamış, okumanın ne olduğunu neredeyse hiç bilmeyen, Tschaikowsky ve Beethoven'i ayirtedemeyem bir kızı bir saatten fazla sevmek mümkün görünmüyordu.