Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Devletsiz İslam

Mehmed Göktaş

Devletsiz İslam Sözleri ve Alıntıları

Devletsiz İslam sözleri ve alıntılarını, Devletsiz İslam kitap alıntılarını, Devletsiz İslam en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İşte Bizim Gözümüzde Şeriatın Resmi!
Şeriat denilince bizim gözlerimizin önünde, kilitsiz dükkanlar, korkusuz vicdanlar, haksızlığa uğrama endişesi olmayan insanlar canlanır.
İslam'ın devlet olduğu bir beldede herkes müslüman olmak zoruna değildir fakat müslüman olduğunu söyleyen herkes namaz kılmak zorundadır.
Reklam
Namaz ve namazsızlık
Şu korkunç gerçeğe dikkatleri çekmek istiyorum. Bugün yeryüzünde diliyle kelimei tevhidi söylediği halde namaz kılmayan milyonlarca insan yaşamaktadır. Kelimei tevhidi okuduğu halde namazlarını kılmayan bu insanlar cehenneme gideceklerdir. Belki yeryüzünde bu durumda olan milyonlarca insandan kim bilir kaç nesil daha bulunmuş, yaşamış, gelmiş geçmiştir.
AKP İktidarı, Mücahid ve Müteahhit
28 Şubat post modern darbesi ve onun ardından 12 yıl peş peşe iktidara gelen muhafazakar AK Parti iktidarı ile birlikte Müslümanların söylemlerinde büyük değişiklikler olmuştu. Sadece söylemlerinde değil, yaşantılarında da daha önceki idealleriyle ve düşünceleriyle uyuşmayan görüntüler ortaya çıkmıştı. Biz elbette insanların önceki düşünceleri kesinlikle doğrudur, sonraki düşünceleri kesinlikle yanlıştır iddiasında değiliz. Böyle bir hak ölçüsü yoktur. İsanlar elbette önceki düşüncelerinde yanılmış olabilirler ve doğruyu sonradan yakalamış da olabilirler. Yani bizler hiç düşünmeden geçmişi savunanlar değiliz. Fakat Müslümanların ideallerinden vazgeçmesi, bu uğurdaki yükümlülüklerini terk etmesi, çok basit dünyevi şeylerle yetinmesi söz konusu olunca elbette uyarı görevimizi yerine getirmekle mükellefiz. Her şeyden de önemlisi bu dönemde İslam'ın devlet talebinin olup olmadığı bizzat Müslümanların kendi aralarında bile tartışmaya açılması söz konusu olmuştu. Birileri yeni durumla mutmain olmuşlardı ve yazılarında, konuşmalarında ve özellikle söyleşilerinde Müslümanlar olarak devlet talebinden vazgeçtiklerini dile getirmeye başlamışlardı. Bununla birlikte İslam'ın bu talebinden vazgeçmeyeceği konusunu dile getiren ilim adamlarımız da yok değildi.
Sayfa 7 - Okyanus KitabeviKitabı okudu
İslam'ın devlet olduğu bir beldede herkes müslüman olmak zorunda değildir fakat müslüman olduğunu söyleyen herkes namaz kılmak zorundadır. Görüldüğü gibi, milyonlarca insan, İslamın devlet olmadığından dolayı cehenneme gidecektir. Milyonlarca insan devletsizlikten dolayı küfre düşmekte, fıska düşmekte ve neticede cehenneme düşmektedir.
Din ve Devlet
Bugün İslam adına okuyup yazan nice dalkavuklar, küfür devletleri ile mutmain olan uşak ruhlu kişiler, bel'amlar, İslam'ı yaşamak için devletin gerekmediğini, devletsiz bir İslam'ın da bütün bir İslam olduğunu iddia edebilecek kadar kelepçeleri ruhlarına geçmiştir. Uşaklıkla mutmain olan bu köle ruhlular, İslam'ın ancak devletle var olabileceğini iddia edenlere sanki çok büyük bir günah işliyorlarmış, sanki hiç duyulmadık bir şey söylüyorlarmış gibi yadırgıyor ve suçluyorlar. Onlara karşı cephe alıyorlar. Tevhid ehli Müminler bugün hem tağuti güçlere karşı ve hem de bu Müslüman isimli, köle ruhlu güruha karşı mücadele vermek durumundadırlar. Bu hal sadece bugünkü Müslümanların başına gelmiş bir durum değil, tarih boyunca bütün Müminler aynı cephelerde ve bireylerle mücadele etmişlerdir. Kıyametten önce tam ve mükemmel hilafetin yeryüzüne yeniden hakim olacağına inanan ve buna katkıda bulunmak için çırpınan bütün Müminlere selam olsun.
Sayfa 12 - Okyanus KitabeviKitabı okudu
Reklam
Devletsiz Din
Bugün Kuran'ın hükümlerine ve sünnetle teşri kılınan hükümlere baktığımızda bunların çok önemli bir kısmının ancak bir devletle yerine getirilebileceğini görmekteyiz. Devlet olmadan Allah'ın dininin asla ve kat'a yaşanamayacağını görmekteyiz.
Sayfa 11 - Okyanus KitabeviKitabı okudu
Rızkı Mızrağının Ucunda!
Salâtü selam, dünyayı Darülislam kılmakla görevlendirilen, insanları gerçek hayat olan Darüsselam'a davet eden, kıyamete yakın kılıcı ile gönderilen, rızkı mızrağının ucunda kılınan efendimiz Hz. M.......d aleyhisselam'ın âlinin, ashabının, ehlibeytinin ve kıyamet gününe kadar O'na tabi olanların üzerine olsun.
Sayfa 11 - Okyanus KitabeviKitabı okudu
Evet bizler, Müslümanlar üzerinde, Müslüman olmayanların velayet hakkının, yönetim hakkının olmadığını bildiriyoruz.
Sayfa 94 - Okyanus KitabeviKitabı okudu
Din'in Devlet Talebi Var Mı?
Din'in devlet talebine dair Prof. H.K ile yapılan röportajdan bir kesit: Dinin devlet talebi var mı yok mu? Bu soruya doğru bir cevap verebilmemiz için "Din bizden ne istiyor, dinin bizden talepleri nelerdir?" bunu görmek gerekir. Olaya bu noktadan yaklaşmalıyız, aksi takdirde teorilerin içinde boğuluruz. Dinin taleplerinin neler
Sayfa 8 - Okyanus KitabeviKitabı okudu
Reklam
Peygamberler ve Siyaset
Tarih boyunca bütün peygamberlerin siyasetle ve dolayısıyla devletle ne kadar iç içe olduklarını anlamak hiç de zor bir şey değildir. Başta Kuran-ı Kerim olmak üzere ondan önce gönderilen Tevrat ve İncil iyice incelendiğinde görülecektir ki bütün peygamberler (Allah'ın selamı onların üzerine olsun) ülkelerin merkezlerine, yani başkentlerine gönderilmişlerdir. "Senin Rabbin memleketlerin ana merkezlerine karşılarında ayetlerimizi okuyacak bir peygamber gönderinceye kadar o memleketleri helâk edici değildir ve biz ahalisi zalimler(den ibaret) olan memleketlerden başkasını da helâk edici değiliz." (Kasas 59) "İşte bu şekilde şehirlerin anası (Mekke halkına ve etrafında bulunanlara gelecek tehlikeleri haber vermen için ve hakkında hiçbir şüphe bulunmayan o toplanma gününün dehşetiyle korkutman için böyle Arapça bir Kur'an vahyettik..." (42/7) Sadece Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz değil, bütün peygamberler bulundukları ülkenin ana şehirlerine gönderilmişlerdir. Ana şehirlerin en bariz özellikleri ise; o bölgenin, o ülkenin siyasi, askeri ve ticari merkezi olmalarıdır. Hiçbir peygamber bu şekilde ülkelerin yönetildiği siyasi merkezleri dura dura, o memleketi zabtu rabt altında tutan askeri güç merkezleri dura dura, o ülkenin ticari merkezleri, hazinelerine sahip şehirleri dura dura, ücra bir köşesine, sıradan bir köyüne ve kasabasına gönderilmemişlerdir. Buradan hemen şunu anlıyoruz ki bütün peygamberler siyasi yönü olan kişilerdir.
Sayfa 13 - Okyanus KitabeviKitabı okudu
Küfür diyarında davet!
Küfür diyarında emri bil ma'ruf ve nehyi anil münker değil, tevhide davet edilir... Düşünelim bir defa; Rüşvetçi bir kafiri, rüşvet almayan bir kafir yapmış oluruz. İçki içen bir kafirken, içki içmeyen bir kafir, zina eden bir kafirken, zina yapmayan kafir yapmış oluruz onları. İyi düşünelim, Müslümanın görevi firavunun halkını ve ordusunu ıslah etmek midir? Firavunun toplumunun huzur ve sükunetini sağlamak mıdır? Küfür diyarında Müminin ilk ve önemli görevi, insanlara Allah'tan başka, ilah olmaya hiç kimsenin layık olmadığını, O'ndan başka bütün ilahların reddedilmesini temin etmek ve bunun için çalışmaktır
Sayfa 69 - Okyanus KitabeviKitabı okudu
Siyaset ve Peygamberler
Peygamberler sadece ülkelerin merkezlerine, başkentlerine gönderilmekle kalınmamış, aynı zamanda o ülkeyi bizzat elinde bulunduranlara, o ülkenin hakim güçlerine gönderilmişlerdir. Siyasetin, ticaretin ve askeriyenin merkezlerine gönderildikleri gibi, aynı zamanda bizzat bu gücü elinde bulunduranlara, bu güç odaklarının temsilcilerine
Sayfa 14 - Okyanus KitabeviKitabı okudu
Mümin' İzzeti!
Hudeybiye anlaşmasına ihanet eden Kureyşliler, Müslümanların Mekke'ye savaş açacaklarını bildikleri için korkuya kapıldılar ve bunu önlemesi için (o zaman henüz Müslüman olmamış) Ebu Sufyan'ı Medine'ye gönderdiler, o da doğruca kızı Ümmü Habibe'nin (ra) evine iner. Ebu Sufyan, kızının evinde ortalıkta duran bir mindere oturacağı sırada Ümmü Habibe validemiz babası Ebu Sufyan'ın altından minderi hemen çekiverir. Ebu Sufyan şaşırır, kızının bunu niçin yaptığını anlayamaz, acaba minderi mi kendisine layık görmedi, yoksa kendisini mi mindere layık görmedi. Sebebini sorduğunda: "Sen pis bir müşriksin, bu minder Rasulullah'a aittir" buyurur. Mümin, kendisinin sahip olduğu izzetini unutuvermesi, kafirlerin zelil olduğunu hatırından çıkarması ve onlara layık olmadıkları izzetli muamelesi yapması demek, imanını unutuvermesi demektir.
Sayfa 21 - Okyanus KitabeviKitabı okudu