Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çağdaş Türk Düşüncesinin Meseleleri

Din ile Modernleşme Arasında

İsmail Kara

En Eski Din ile Modernleşme Arasında Gönderileri

En Eski Din ile Modernleşme Arasında kitaplarını, en eski Din ile Modernleşme Arasında sözleri ve alıntılarını, en eski Din ile Modernleşme Arasında yazarlarını, en eski Din ile Modernleşme Arasında yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kesin olan şey varsa o da Türk kelimesinin ırk (cins) mânasında anlaşılmasının her zaman marjinal bir fikir seviyesinde kaldığıdır. Bunun da ana sebebi dinden/İslâmdan tecrit edilmiş bir Türk tanımının-imkânı bir tarafa, siyaseten doğru bulunmadığı ve ortaya çıkaracağı problemlerden ısrarla kaçınıldığıdır.
" Yanlış anladığımız hakayıktan biri de sabır. Biz zannediyoruz ki sabır mezellete tahammüldür. Halbuki sabır katlanmak değil, şedâid-i hayata göğüs germektir." ... " Allah yolunda, hak yolunda, din uğrunda millet uğrunda, rahatını, uykusunu, malını, canını feda edivermek yok mu? İşte sabır budur. Yoksa bu fedakârlıkların semtine yanaşmayarak miskin miskin oturmak; sonra da hissesine düşecek rüsvalığa 'kader böyle imiş! tahammül etmeli' diye hazma çalışmak hiçbir zaman sabır ile telif olunamaz." -M. Akif
Reklam
Tarihin "hurafelerle ağzına kadar dolu” bir alan, dili anlaşılmaz, nisbeten karanlık bir geçmiş haline gelmesi işte sözkonusu etmeye çalıştığımız bu zihnî kaymadan sonradır. Burada, tarihin içinde doğmuş fertle irtibatı zaruret ilişkisi çerçevesinde yürüyen, yaşanmış ve mevcut (malum) tecrübeler hazinesini, bütün kuvvet ve zaaflarıyla öne çıkaran ve “organik tarih tasavvuru” diyebileceğimiz bir idrak biçiminden gittikçe uzaklaşılarak ideolojik ve aktüel çerçevenin tayin ettiği, ileriye (meçhule) dönük “sentetik tarih tasavvuru”na doğru süratli bir seyir, kontrolden çıkmış bir kayış müşahede edilmektedir. Bir başka ifade ile “tarihimiz nedir?" şeklinde vaz edilmesi gereken mesele “tarihimiz nasıl olmalıdır/ olmalıydı?” sorusuna dönüştürülmüştür. Tevfik Fikret’in “kitab-1 köhne” dediği tarihi, hiç zorlanmadan “medfen-i fikr” (fikir mezarlığı) olarak adlandırabilmesi, döneminin temsil gücü yüksek bir örnek tavrı olsa gerektir.
"Benim neslimin büyük günahı tarihini bilmemek, tarihine inanmamak ve bilhassa tarihinde kendinden bir şey devam ettiğine inanmamaktı. Gördüğümüz feci terbiyenin tesiri altında (tarihi) bir mezar ve bütün vekayii birer ceset gibi düşünüyorduk. Mazimiz bir dağdı: Ona çıkmıştık, şimdi inmekle meşguldük. Ve talihin bizi iniş tarafında dünyaya getirdiğine kızmaktan başka yapacak bir şeyimiz yoktu."
Sayfa 103 - Ahmet Hamdi Akseki Hoca
124 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.