Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla Kötülük Problemi

Kolektif

Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla Kötülük Problemi Sözleri ve Alıntıları

Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla Kötülük Problemi sözleri ve alıntılarını, Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla Kötülük Problemi kitap alıntılarını, Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla Kötülük Problemi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tanrı, insanları kötülük yapmaktan men etmiyor diye şikâyet etmek, insan tabiatına bahşetmiş olduğu harikulâdeliğe, ahlâkiyet kabiliyetine ve fazilete karşı şikâyet etmek olur. Kötülük yapmak kudretine sahip olmasaydık, iyilik yaptığımız zaman mükâfatlandırılmaya hak kazanabilir miydik? Ve Tanrı tabiatımıza, böyle aykırı ve mütenakız bir mahiyet verebilir miydi? İnsanı kötülük yapmaktan men etmek için hayvan mı yapmak gerekti?
Şimdi alıntılayabiliriz
“Tanrı, insanları kötülük yapmaktan men etmiyor diye şikâyet etmek, insan tabiatına bahşetmiş olduğu harikulâdeliğe, ahlâkiyet kabiliyetine ve fazilete karşı şikâyet etmek olur. Kötülük yapmak kudretine sahip olmasaydık, iyilik yaptığımız zaman mükâfatlandırılmaya hak kazanabilir miydik? Ve Tanrı tabiatımıza, böyle aykırı ve mütenakız bir mahiyet verebilir miydi? İnsanı kötülük yapmaktan men etmek için hayvan mı yapmak gerekti? Hâşâ Tanrım, hâşâ!” ( J.J. Rousseau) 
Reklam
Hayata anlam yükleme, insanoğlunda bulunan doğal bir yönelimdir. Daha dünyaya geldiği ilk andan itibaren onun sosyal ve fiziki çevresine ilgi duyması bu yönelimin bir sonucudur.Varlıkları tek tek tanımaya çalışma ile başlayan anlam arayışı süreci zamanla varlık âleminin bütününe ve tabii ki kendi varlığına anlam yüklemeye doğru kademeli şekilde ilerlemektedir.
Mutluluk, insanoğlunun ulaşmak istediği temel hedeflerinden biridir. Bu öyle bir hedeftir ki, onun ne bir sınırı ne de devamlılığı vardır. Birey hayatının belirli dönemlerinde, belirli durumlara bağlı olarak onu elde ettiğini zannedebilir. Ancak hayatın mutluluk veren gerçekleri kadar acı veren gerçekleri de vardır. Bireyin bu acı gerçeklerden biri ya da daha fazlası ile ne zaman karşılaşacağı belirsizdir. Diğer yandan bireyler tatmin arayışının devam etmesi nedeniyle mevcutla yetinmemekte, sürekli daha fazlasını arzu etmektedirler. Mutluluğa ortam hazırlayan mevcut şartların bozulmasından duyulan endişe de bireylerin hayattan aldıkları hazzı ve doyumu olumsuz etkileyebilmektedir. Bu gerçekler ortada iken bireylerin gerçekten mutlu olmayı başarmaları, iç dünyalarında taşların yerli yerince oturmuş olması ile ancak mümkündür. Taşların yerli yerince oturması ile kastedilen, anlam ve değer dünyasının sağlam temeller üzerine bina edilmesidir.
Hayatın gerçekten yaşanmaya değer olup olmadığı, yaşanmaya değer ise nasıl yaşanması gerektiği, hayatta nelerin önemli nelerin önemsiz olduğu, hayatın gayesinin ne olduğu gibi sorular, anlam arayısı sürecinin mihenk taşlarını oluşturmaktadır. Bu bakımdan anlam arayışı birey açısından varoluşsal bir değer ifade etmektedir.