Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler

Kolektif

En Eski Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler Gönderileri

En Eski Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler kitaplarını, en eski Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler sözleri ve alıntılarını, en eski Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler yazarlarını, en eski Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ali Nihat Tarlan'ın “Hülasa bir metin; onu meydana getiren sanatkârın iç benliğini ve o devrin hususi karakterini bize vuzuh ile gösteren değerli bir vesikadır. Ondan mümkün olduğu kadar istifade etmeğe uğraşmalıyız.””
Kendi varlığıyle kûlli varlığım mahv eyledi Dost gözüyle baktı ol Dost yüzünü gördü bu aşk Niyazi Mısri
Reklam
Ali Nihad Tarlan:Mesneviye 'Mağz-ı Kur'ân”, yani “Kur'ân'ın içi ve özü' derler. Eğer böyle bir teşbihe cevâz verilirse, Kur'ân bir gül bahçesi, Mesnevi ise gülyağıdır. Gülyağında gülün şekli, zerâfeti harikulâde tenâsüp ve âhengi yoktur. Fakat onun rûhu vardır. Birincisi Allah, ikincisi kul işidir. Gül şekil ile rûhtur. Gülyağı yalnız rûhtur. Birkaç damla gülyağında bir gülistan mucizesini görebilecek gözler, onun üzerine eğilirler.””
Derler Hulûsi her söze bürhân gerek elde veli Yârın şuhüduyla dolup her söze bürhân olmuşam (Hulûsi, her söze elde delil gerek derler, doğrudur. (Ben) o sevgilinin temaşasıyla (temaşası sayesinde) dolup her söze delil (rehber) olmuşum.)
Gönül derdinle bimâr oldu dermâna eriş ey yâr Yanar hasret odundan ana ihsâna eriş ey yâr (Ey Sevgili! Gönül, derdinle hasta oldu, dermana yetiş. Ey sevgili! (Gönül) hasret ateşiyle yanar, ona bir iyilikte bulun.) Gönül, âşığın aşkıyla ilgili her türlü gelişmenin algılandığı yerdir ve gamla, kederle beslenir. Sevgilinin hayaliyle mutlu olur, nazıyla kendinden geçer”. Klâsik Türk şiirinde gönül, tecrit ve teşhis yoluyla âdeta ikinci bir âşık hüviyetinde ele alınır. Aşkın ve gamın merkezi olan gönül de, tıpkı âşık gibi ağlar, kanlı gözyaşı döker, yaralar içerisindedir. Gönül, sevgilinin derdiyle hasta olmuştur ve derman da yine sevgiliden gelecektir. Gönül aynı zamanda ateşler içinde yanmaktadır. Gönlün ateş içinde olması, daha çok sevgiliden ayrı oluşunun ve ona olan hasretliğinin hatırlattığı bir hâldir. Âşık bu hâllerin dermanı için sevgiliye nidada bulunmakta ve ondan ihsan talep etmektedir.
Nagehan Uçan EkeKitabı okudu
Terahhum eyleyip imdâd kıl bi-çâre hâline Firâkınla harâb oldu bu dil-hâne eriş ey yâr (Ey Sevgili Yetiş! Bu gönül evi, ayrılığınla harap oldu, bu çaresiz hâline merhamet gösterip yardım et.) Şairin yek-âhenk gazelinin bu beytinde de hitap makamı sevgilidir. Bu defa gönül, sevgiliden ayrı olmanın verdiği dert ile harap olmuş bir eve teşbih edilir. Klâsik Türk şiirinde âşık, genellikle ayrılık hâlindedir. Bu sebeple âh ve feryat eder, kanlı gözyaşı döker. Biçareler bile âşığa merhamet eder, ayrılık yarası ona acıyıp kan ağlar. Âşığı hasta eden de bu ayrılık derdidir. “Hicran, ayrılık” anlamlarına gelen firâk, tasavvufta vahdet makamından uzak kalmayı, visâl hâlinde olmamayı ifade eder. Firâk, sâlikin asli vatanı olan gayb ve ruhlar âleminden ayrılıp bu âleme gelmesiyle başlar. Şair, sevgilinin merhamet gösterip bu çaresiz hâline yardım etmesini diler. Firâkın son bulması demek, sevgilinin visaline ermek demektir.Visal ise ancak, bu alemden o aleme geçmekle mumkün olur.
Nagehan Uçan EkeKitabı okudu
Reklam
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.