Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler

Kolektif

Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler Gönderileri

Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler kitaplarını, Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler sözleri ve alıntılarını, Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler yazarlarını, Divan-ı Hulusi-i Darendevi’den Şerhler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
N'itsin ne yapsın sâdıkın olmazsa vasla lâyıkın Aklı perişân âşıkın boynundaki gisü gibi Şair beyitte sana sadakatle bağlı olan ifadesi ile Elest Bezmine ve oradaki sözleşmeye işaret etmektedir. “Ben sizin Rabbiniz değil miyim ?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.” Bu görüşme ile ruhlar Allah'ı görmüş ve O'na âşık olmuşlardır. Yani tasavvuftaki aşkın kaynağı bu ahde kadar gider. Bu ahde sadık olan ve sadakatini ispat eden de vuslata layıktır. “Tasavvufta saç kesrettir. Yüzü, yani vahdeti örter. Saçın dağınıklığından söz edilmesi de bu yüzdendir. Yoksa düz saç yüzü örtmez. Kesret, insanı şaşırtır, başını döndürür, sarhoş eder. Vahdetin tecellisine engel olur.” “Gönül, kesret olan saça dolaşınca her yandan belâ okları yağar. Yani onu Elest Bezmindeki taahhüdünü yerine getirmeye zorlar.” Diğer bir ifadeyle sadakatini ispata zorlar. Gisu için omuza dökülen saç demiştik. Böyle saç da dağınık olur. “Saç dağılınca gönüller de dağılır; perişan olur.” Gönüllerin dağınık olması da kesretin ifadesidir. Yüzü örtecek saç için gisü kelimesi kullanılır. 2 Böylece yüz, yani vahdet gizlenmiş olur. Bu yüzden şair beyitte aklı kullanarak gönle yer vermiyor. Zira akıl insanı kesrete sürükler ve onu perişan eder.” Akla hürmet eden bir kişi de kesretten kurtulamayacağı için vuslata ulaşamaz. Şair bu yüzden “âşıkın boynundaki kâkül gibi perişan aklı ne etsin ne yapsın.” diyor. Aksi hâlde vuslata nail olamayacağını biliyor.
Ersin BayramKitabı okudu
Gönül şeklen göze benzer.Göz bebeği gönlün süveydâsıdır. .
Reklam
Yanar aşk oduna cânı o cânânın firâkıyla. Şu kim pervaneler gibi aşk oduna sûzân olur
Sadef, inci kabuğu, inciyi yapan hayvandır. Nisan ayında deniz yüzüne veya sahile çıkıp ağzını açarak yağmur tanesi veya tanelerini yutarmış. İşte bu yağmur tanesi veya taneleri de inciye dönüşürmüş. Sadef edebiyatta göz veya kulağa benzetilir. Sadefin içerisinde ise inci şöyle oluşur. Damlayı yutan hayvan denize döner. Denizin tuzlu suyunda yaşayan hayvana bu su tanesi ızdırap verdikçe hayvan acıdan kurtulmak için sıvı salgılarmış. Bu iş ızdırap verme işi meydana geldiği müddetçe tekrar eder, her sıvı diğerini üzerine yapışarak inciyi meydana getirirmiş. Bu yüzden olsa gerek inci vuslatı sembolize eder.” Çünkü inci meydana gelene kadar sadef ızdırap çeker. Yani onun içi ile dışı uyum içerisinde değildir. Ancak zamanla katman genişlediği için ızdırap kaybolur ve inci yani vuslat gerçekleşir. Hayvanın içi dışı bir olur. Diğer taraftan inci sadeften çıkarıldıktan sonra da ulu orta bir yerde bırakılmaz yine gizlenir. Tasavvufta da kişi sırrını gizlemelidir. Nitekim Hallac hâlini ifşa ettiği için öldürülmüştür. Bu hâli herkes idrak edemez.
Dolap niçin inilersin Derdim vardır inilerim Ben Mevla'ya âşık oldum Onun için inilerim Yunus Emre
Nigârın sözlükteki anlamı "sevgili" dir. Divân |şiirinin etrafinda döndüğu merkezdir. Bülbülün gülü, pervanenin mumu, Mecnun un Leylası birer merkezdir. Tasavvufi anlamda sevgili Allah'tır. Allah'a duyulan aşk beşeri değil ilahi aşktır. Sa'd olsun diyelim ki saadete erelim Sadede gelince sevgiliye sad' eyledim (9) Diyemedim derdimi o sevgiliye Sırrımı açamadım gül yüzlüye Zühre bile o güzeli görünce Derd-i aşkından doğmadı bu gece (?)
Burak ToluKitabı okudu
Reklam
55 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.