En Eski Doğu, Batı Ayrımında Aslında Mimarlık, Şehircilik ve Sanat… Sözleri ve Alıntıları
En Eski Doğu, Batı Ayrımında Aslında Mimarlık, Şehircilik ve Sanat… sözleri ve alıntılarını, en eski Doğu, Batı Ayrımında Aslında Mimarlık, Şehircilik ve Sanat… kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ezan insan aracılığıyla ile ortaya çıkan bir ses olduğundan duymaya yöneliktir. Hal böyle olunca da sesin ulaşabildiği son nokta caminin sınırını belirler ve o sınırlarda yeni bir cami inşa etmek gerekir. Yine sesin duyurulması ve duyulması ile ilgili olarak, minarenin civardaki en yüksek nokta olması sesin ulaşımının kolaylığı açısından lazımdır. En nihayetinde insanlar sesle bilgilendirilmekte ve çağrılmaktadır. Aristo'nun bir konuşmasında, bir kentin toplantı yerinin bağıran bir insanın sesini duyurabileceğinden daha büyük olmaması gerektiği yolundaki sözü, aynı zamanda minarenin ulaştığı son nokta itibariyle bir kenti de betimlediğini gösterir. Bu kent İslam şehrinde mahalle olarak nitelendirilebilir.
İslam'ın, adı planlamayla geçen ilk şehri olarak Kufe gösterilebilir. Hz. Ömer'in halifeliği sırasında kurulmuştur. Merkezde caminin nasıl olacağı düşünülerek, bu merkez noktadan bir okçuya dört yöne doğru ok atışları yaptırılmış ve okların düştüğü yerin ötesine evlerin yapılmasına izin verilmiştir. Okların belirlediği sınırın iç tarafına ise çarşı, yönetim birimleri (darulimare) ve cami inşa edilmiştir. (...) Bağdat tam anlamıyla '' tasarlanmış'' ve planlanmıştır. Yani bir bakıma İslam dünyası Bağdat tecrübesiyle şehir planlamacılığında bir bakıma modernliği tecrübe etmiştir.
Halife el-Mansur'un sekizinci yüzyıl Bağdat'ının merkezileşmiş ve tahakküm edici (totaliteryan) biçiminin doğurduğu gerilim bu şehir mantığının terk edilmesine yol açmıştır.
Günümüzde modernizmin yıkıcı ve tahakküm edici yönünün tartışılması ve eleştirisi olarak ortaya çıkan postmodern mimarlık anlayışının küçük ölçekli tasarımlar yapmayı önermesi Bağdat deneyi sonrası İslam şehirciliğinin tavrıyla benzerlik gösterir.
İslam mimarlığının parataktik tavrı, mimari aracılığıyla insanı yönlendirmeyen aksine yaşayanları özgürleştiren, kendi kararlarını almalarına imkan tanıyan bir yapıya sahiptir. Yapılar belli bir noktadan bakılarak kavranamazlar. Çünkü buna göre inşa edilmemişlerdir... Örneğin Süleymaniye Külliyesi'nde istenseydi kullanıcıların belli noktalara yönlendirilip yapıyı oralardan görmeleri sağlanabiliridi. Oysa Süleymaniye Külliyesi'ni algılayabilmek, ancak yapıların etrafında dolaşmakla mümkün olabilmektedir.
Doğu sanatçısı veya Müslüman sanatçı veya geleneksel sanatçı için hiç yoktan bir şey meydana çıkarmak hüner değildir, bu ancak yaratıcıya mahsus bir eylemdir. Onlar için hüner egonun geri plana atılarak var olan güzelliğin olduğu gibi belirmesine imkan tanımaktır. Özellikle Müslüman sanatçı geleneksel İslam sanatını ortaya koymak için çalıştığından kendi iç dünyasını buna uygun hale getirmek ister. ... Oysa Batı sanatçısı sanatını egosu ile beraber var eder. Kendini ortaya serdikçe gerçek sanata ulaşacağını düşünür.