Bir yalanın içinde yaşarken herhangi birisine güvenebilir misin? Alex Armstong kendisiyle ilgili her şeyi değiştirdi; adını, görünüşünü, geçmişini. Artık ailesinin katledildiği evden kelepçeli olarak çıkan, kendinden geçmiş bir izleyici kitlesinin TV’de gördüğü dehşete düşmüş genç kız değil. Medyanın Donuk Gözler lakabını taktığı Alexandra Quinlan adlı kız, cinayetle suçlandı, adını temize çıkarmak için mücadele etti ve sonra, tüm ulusun dikkat kesildiği, kamuoyunun oldukça ilgisini çeken tazminat davasında kürsüye çıktı. Aradan on yıl geçti ve Alex, gerçek kimliğini gerçek suç fanatiklerinden ve hâlâ onu bulmak için çabalayan muhabirlerden saklamayı başardı. Bir yandan ailesinin öldürüldüğü geceyle ilgili cevaplar aramaya devam ederken diğer yandan bir hukuk araştırmacısı olarak Laura adındaki öğrenci gazeteci kızın kaybolmasının şüphelisi olan erkek arkadaşı gibi insanlar için de adaleti sağlamak için yorulmadan çalışıyor. Laura kampüsteki tecavüz ve örtbas etme olaylarıyla ilgili büyük bir hikâyeyi anlatmak üzereydi. Alex, üniversitenin öğretim üyeleri, kardeşlik üyeleri ve çocuklarını korumak için her şeyi yapmaya istekli güçlü ebeveynler hakkında çarpıcı gerçekleri ortaya çıkarırken şok edici bir şekilde olayın kendi ailesinin öldürülmesiyle de bağlantıları olduğunu fark ediyor. Suçlar ne kadar farklı görünse de her biri tek bir uğursuz gerçeğe dayanmakta: Hiç kimse tam olarak göründüğü kişi değildi. “Donuk Gözler okuyucuyu daha ilk sayfalarından itibaren içine çekiyor ve sonuna kadar bırakmıyor.”
