"Ne dilediğine dikkat et, bir gün gerçek olabilir." sözünün somut hâli gibi Dorian Gray'in hikayesi.
Yakışıklılığı ile herkesi büyüleyen kahramanımız, hayatta gençlik ve güzellikten daha önemli bir şey olmadığı fikrine kapılarak, sonuçlarını tahmin bile edemeyeceği bir dilekte bulunur. Muhteşem yakışıklılığını yansıtan portresi, yaşadığı her şeyi; günahları, hataları yüzünde, bedeninde yansıtacak ve her geçen gün yaşlanacak; ancak kendisi güzelliği ve gençliğinden hiçbir şey kaybetmeyecek, yaşadığı hiçbir şey onu fiziksel olarak değiştirmeyecektir. Karşılığında ruhunu şeytana satmış olsa bile onun için son derece kârlı bir anlaşma olan bu durum Dorian Gray'in bataklığa saplanmasının başlangıcıdır.
Annesi ve babasını küçük yaşta kaybettiği için disiplinli ve sert mizaçlı büyükbabasıyla büyüyen kahramanımız, sevgiden ve aileden yoksun geçen çocukluğu, dış görünüşüne gösterilen abartılı değerle şekillenen karakteri, onu ruhsuz, günahkâr, sebep olduğu olaylara bile kayıtsız- hatta bunlardan gizli bir keyif alır- hâle getiren kendini beğenmişliği yavaş yavaş sonunu getirir.
Her günah yeni bir günahın kapısını açar, bu günahların ruhunda yarattığı çürümüşlüklerin portrede neden olduğu değişiklikleri izlemek ve kendisinin hep aynı kaldığına şahit olmak hayatının tek mutluluğu hâline gelir.
Ancak her şeyin bir sonu vardır...
