En Eski Dost kitaplarını, en eski Dost sözleri ve alıntılarını, en eski Dost yazarlarını, en eski Dost yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
solucanı ortasından bölersin, iki parça da kendi yoluna gider kişi,
zeus dan güçlü, ama solucandan zayıf
tek kalmaya yargılı.
mezarlara bile teker teker giriliyor
‘’tuhaf’’
Hemşehrim Vüs'at amcaya dair edebi kişilik analizi ve yorumlama;
DİLİM DÖNDÜĞÜNCE, AKLIMIN ERDİĞİNCE, YÜREĞİMİN ATTIĞINCA
Adını yıllardır duyuyorum ama okuma fırsatına anca nail olabildim. Kendim de naçizane çapımda öykü-deneme yazdığım için, Türk Edebiyatındaki öykücülerimizi araştırmaya koyuldum.
İbrahim da dediği gibi dört atlıdan biri olan Vüs'at amcanın "Dost"u ilk sarıldığım kitaplardan oldu. Zira öykü yazmak roman yazmakla bir değildir veya şiir yazmakla.
Bu kitaptaki öyküleri çok hoş. Toplumsal gerçeklerden kesitler sunuyor. Daha çok kendi anılarından yola çıkmış hissi verdi bana. Ben de genelde çıkış noktası olarak geçmişte bir nokta seçerim. Yada olmayan bir zamanda bir nokta. O da benzer bir şekilde ilerlemiş diye düşünüyorum bu kitabında.
Çok basit gündelik olayları bile enfes bir ustalıkla işlemiş ve zihnimize zerk etmiş.
Nedense öykülerde bir ölüm kokusu var. Hayatına biraz baktığımda şunu gördüm; yazar genç yaşta doğum esnasında ilk eşini ve çocuğunu kaybetmiş. Bunun etkisi yadsınamaz sanırım.
Öykülerde küçük yerlerdeki silik tipler çok kullanılmış. Diğer öykücülere göre diyalogları çok sık ve etkili kullanmış.
Öyküler ilk başlarda daha tatlı ilerlerken, sonlara doğru çok sertleşiyor. Yani bazı öyküler var ki gerçekler şamar gibi yüzünüze iniyor.
Vüs'at amcanın, betimlemelerine hayranım."kırmızı araba. geldi, kapıda durdu. Bir adam indi. Yaşlı, kısa saçlı. .." gibi. Bazı yerler kopuk ama okurken zihnimizde birleşiyor aslında. Belki de onun büyüsü de bu.
Kitabı okuyacak dostlara keyifli okumalar dilerim.
"İçmek gerek. İyi ama, bu sürüp gitmez ki böyle. Ben, şu, hem kasap, hem kasap ruhlu herif, içiyoruz da ne oluyor? Hiç. Öyle. Hiç değilse düşünmediğimiz, beklemediğimiz şeyler olsa..."
Allah belasını versin. Hayat mı be! Şimdi ben zevk mi alıyorum bu adamla oturup içmekten? Sıkıntı işte. Keşke eve gitseydim. Kitaplar. Yerin dibine batsın kitaplar! Ne öğrettiler bana? Sökebildiler mi içimdeki huzursuzluğu? İçmek gerek. İyi ama bu sürüp gitmez ki böyle. Ben ve şu, hem kasap, hem kasap ruhlu herif içiyoruz da ne oluyor? Hiç. Öyle. Hiç değilse düşünmediğimiz, beklemediğimiz şeyler olsa...