İnsan unutuyor; başkalarına, başka birilerine sürükleniyor. Kopuk kopuk ipliklerden bir yumak: biri başlıyor, sonra öteki, o da bitiyor; hep böyle sürüp gidecek bu…
Yavaş yavaş susmayı, kendimi anlatmamayı öğreniyorum... Kalabalıkları sevmiyorum ben. Yalnızlığa alıştım. Kimse kimseyi kırmıyor bu odada; horlanan, aşağılanan yok.
Artık gitmiyorum. Kimselere gitmemeyi öğrendim bir de. "Anlaşamıyorum insanlarla. İtici geliyorum bir süre sonra." Kendi kaba, yozlaşmış ölçüleriyle değerlendiriyorlardı her olguyu.