Tıpkı Aristoteles’in dediği gibi: "At long maximum est, metaphoricum esse; solum enim hoc neque ab alio licet assumere, et boni signum est. Bene enim transferre est simile intueri." (Metafor bulmak şüphesiz olağanüstü bir şeydir çünkü bu, başkasının bize öğretemediği bir şeydir, zekâ belirtisinin ta kendisidir. İyi benzetmeler yapabilmek, aynı türden olanlara hâkim olmayı gerektirir.)
Aynı şekilde: "Etiam in philosophia simile vel in longe distantibus cernere perspicacis est." (Felsefe alanında da aynı türden olanları, birbirinden ayrı ve alakasız olsalar bile, ortaya çıkarma yeteneği, bir dakiklik belirtisidir..)
Üslup düşüncenin bir çıplak siluetidir, buna göre belirsiz ve kötü yazmak, sıkıcı ve karışık yazmakla eş anlamlıdır. O halde ilk ve neredeyse kendi başına yeterli olan iyi üslup kuralı, söylenecek bir sözünün olmasıdır, ki bununla da epey yol almak mümkündür..
../kimsenin anlayamayacağı şekilde yazmak kadar kolayı yoktur. Buna karşın, anlamlı ve derin düşünceleri de herkesin anlayacağı şekilde ifade etmek kadar zor şey yoktur..
Okudukları yazarı hem düzeltip, hem de yazdıklarının üzerinde işlem yapan çevirmenler de bu gruba dahildir ve bu da gözüme her zaman çok küstah bir tutum olarak gözükmüştür. Sen kendin çevrilmeye değer kitaplar yaz, ama başkalarının eserlerini olduğu gibi bırak.
Çoğu zaman daha eski, olağanüstü bir kitap, sadece para için yeniden kaleme alınmış daha yeni ve kötüleri tarafından destekçilerinin de pohpohlaması ve abartması suretiyle bir kenara itilmiştir.