Edebiyatımızın İçinden sözleri ve alıntılarını, Edebiyatımızın İçinden kitap alıntılarını, Edebiyatımızın İçinden en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Orhan Kemal ve «sosyal realizm, , denen çığırda yazan diğer hikayeciler, hayat ve insanlar karşısında kendilerini hür hissetmedikleri, her şeyi dar ve yeknesak bir doktrine sokmağa çalıştıkları, onun dışında bir gerçek tanımadıkları için hep aynı havada, aynı tarz da, aynı üslupta hikayeler yazıyorlar. Bu suretle kendi davalarını da öldürdüklerinin farkında değiller. Çünkü klişeleşen bir hayat görüşü ve sanat tarzı, okuyucular da artık alaka uyandırmaz.
İhsasların verdiği garip intibalar, bunların üzerine kurulan hayaller ve muhakemeler, her an duyduğumuz sevinç, korku, ümit ve karmakarışık bin bir his, hasılı uyanık iken görülen rüyalar ... Biz bunlardan ibaret de ğil miyiz? İnsan bir otomat, bir fotoğraf makinesi değildir ki harici alemi olduğu gibi görebilsin...
Ölüm hiçbir zaman peşimizi bırakmaz ve bir defa için kurulmuş olan saat, her anda bize nasip olan zamanı tüketir. Fakat biz günlük hayatın meşgaleleri içinde bunların hepsini unuturuz. Hesaplar, kitaplar, aldatmalar, aldanmalar . . . Çokları işte buna «hayat» der. Fakat kainatın, aşkın ölümün, bir daha gelmeyen anın farkında olmadan yaşanan hayata hayat mı denir?
Ziya Gökalp, «Türkçülüğün esasları» nda şöyle der:
«" · · · İki ordu ve iki millet birbiriyle savaşırken, bi risinin galip, diğerinin mağlup olması neticesini veren en başlıca amiller, iki tarafın felsefeleridir. Ferdi hayatı vatanın istiklalinden, şahsi menfaati namus ve vazifeden daha kıymetli gören bir ordu, mutlaka, mağlup olur. Bunun aksi bir felsefeye malik olan ordu ise, mutlaka galebe çalar. O halde, halk felsefesi itibariyle, Yunanlılarla İngilizler mi daha yüksektir; yoksa Türkler mi daha yücedir? Bu sualin cevabını verecek, Çanakkale muharebeleri ile Anadolu muharebeleridir.
Türkleri bu iki muharebede de galip kılan, maddi kuvvetleri değildir. Ruhlarında hükümran bulunan milli felsefeleri idi.»
İnsan bazı kere hatırına gelen bir hayali tanıyamaz; o kadar güzeldir. Zihninden uçan bir fikre yetişemez; o kadar yüksektir. Kalbinde doğan bir hissi bulamaz; o kadar derindir. Bu acz ile bir feryat koparır; yahut pek karanlık birşey soyler; yahut hiç bir şey söyleyemez de kalemini ayağının altına alıp ezer; bunlar şiirdir.
Okuma yazma bilmeyen insanların başından da bin bir macera geçer ve her hayat tecrübesi bize bir şeyler öğretir.
Ben <çeken bilir> sözüne de bayılırım. Varoluşçu filozofların uzuri uzun anlattıkları gerçeği özetler bu cümle. Okuma yazma bilmeyen halkın olgunluğu kitaptan değil hayattan gelir.
Aşk bunun için ilmin yarısıdır. Kerem sazı da, sözü de aşık olduktan sonra öğrenmiştir. .Şems, durmadan kitap okuyan Mevlana'nın kitabını elinden alır, havuza atar. Yaşamak elbette okumaktan önemlidir. Yaşamayan için en derin mısralar bile boş kelimelerden ibarettir.
Şairler, milyonlarca yıllık güneşin ışığını, gözlerimize yeni açmış bir çiçeğin parıltısı gibi gösterebilirler. Yunus'un söyleyişiyle, her gün yeni doğan şairler olmasaydı, insanlık bellenmiş, ezberlenmiş hakikatlerin kabuğu içinde taşlaşırdı..
..
Garip bir tecelli ama, tarihi inkar eden bu istikbal şairi, bugün bizim için bir hayli eskimiş ve hiç sevmediği maziye karışmıştır. Asırların ötesinden gelen Yunus, ondan çok daha yeni ve bize yakındır.