Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ehl-i Sünnet Akaidi

Ebubekir Sifil

Öne Çıkan Ehl-i Sünnet Akaidi Gönderileri

Öne Çıkan Ehl-i Sünnet Akaidi kitaplarını, öne çıkan Ehl-i Sünnet Akaidi sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Ehl-i Sünnet Akaidi yazarlarını, öne çıkan Ehl-i Sünnet Akaidi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazen insanın başına hoşlanmadığı bir iş geliyor. O zaman ne yapacak insan? Dönüp bakacak; ben nerede günah işledim de bu şer başıma geldi, diye. Çünkü Allah kimseye zulmetmez.
Günlük dilde kullanılan bir söz vardır: "Allah mekândan münezzehtir." Aslında Cenab-ı Hakk var ettiği her şeyden münezzehtir. Mekândan da, zamandan da, insandan da, kainattan da, evrenden de, Melekten de, cinden de, her şeyden münezzehtir. Hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Cenâb-ı Hakk Kur'an-ı Kerim'de kendisini ifade ettiği gibi "Şüphesiz Allah, alemlerden müstağnidir. (O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur)
Reklam
Bir adam dini bir sembolle alay ederse; mesela ezan okunurken "ya bu nedir, günde beş vakit kafamızı şişiriyor" dese Allah korusun kâfir olur. Veya bir Müslümanın kıyafetiyle alay etmek maksadıyla "Bu nedir ya, bu geçmişte kaldı, böyle bir şey olmaz" falan dese Allah korusun dinden çıkar. Bu şiardır, semboldür, dine ait bir şeydir.Dolayısıyla dine ait bir şeyi alay konusu yapmak, istihza konusu yapmak kişiyi dinden eder.
Sayfa 198Kitabı okudu
Cenâb-ı Hakk'ın bize lütfettiği şey tamamen O'nun fazlu keremiyle idrak ettiğimiz şeydir. "Biz hak ettik", "ben başardım" demiyoruz. Bu mümin edebine de hakikate de aykırıdır. "Ben başardım" demeyiz, "Allah muvaffak kıldı", "Allah yardım etti, biz de bu işi yapabildik"deriz. Onun için kitapların önsöz ve ya sonlarında şu yazıya rastlarsınız: "Tevfik Allah'tandır."
Birileri bizim aklımızda dalga geçiyor yahu! Birileri Müslüman algısı ile dalga geçiyor. Birileri Allah teâlâ'ya şanına lâyık olmayan noksanlıklar izafe ediyor, biraz aklımızı kullanalım yahu! Aklı olmayan insanları Cenâb-ı Hakk sorumlu tutmuyor, akıllı olanları sorumlu tutuyor. Emanetin, mükellefiyetin, sorumluluğun illeti akıldır. Aklı olmayanın dini yoktur.
Fıkhî bir mesele hadisçiye değil fakihe sorulur. Hadisin durumu fakihe sorulmaz, hadisçiye sorulur. Akaid de hadisçiden alınmaz Usûli'd-Din imamından alınır. Her ilim ehlinden alınır.
Reklam
Bediüzzaman demiş ki "Bana Risale-i Nur ilham ile yazdırıldı". Bunu tasdik etmek zorunda değiliz. Muhyiddin İbn Arabi demiş ki: "Bu kitaplar bana yazdırıldı", bunu da tasdik etmek zorunda değiliz. Bizi bağlayan nedir? Edille-i Şer'iyye! Âlimlerimiz gereken ölçüyü koymuş. Rüyada şöyle olmuş, ilham gelmiş böyle olmuş, keşifte şöyle gelmiş... Biz bunların hak olduğunu inkâr etmiyoruz. Bunlar haktır, bunları kabul ediyoruz ama bunlar bizi "bağlamaz"; bunları tasdik etmek zorunda değiliz. Falanca veli zat falanca konuda bir şey söylediğinde bu sözü Kitab'a, Sünnet'e, İcma'ya uyuyorsa alırız, uymuyorsa "Kendisini bağlar, bizi bağlamaz" deriz. Ölçüyü bu şekilde koyarsak hiçbir problem kalmıyor.
Sayfa 248 - Rıhle KitapKitabı okudu
Efendimiz(sav) buyurmuş ki "Kulun Rabbine en yakın olduğu an secde anıdır."
Sayfa 153Kitabı okudu
... Hal-i hayatta, şu an yaşamakta olan bir kimse için "kesin cennetliktir" demeyiz. Çünkü son anında ne olacak Allah bilir. İkincisi, ne amellerimize güvenerek cenneti garanti ettiğimizi düşünelim, ne de günahlarımız dolayısıyla ye'se düşelim. Kişi akıbet-i ömrünün hayr olmasını Allah'tan niyaz etmeli. Allah'tan tevbe ile bağışlanma istemeli. Çünkü son hal, çok önemlidir. İnsanın akıbetini asıl belirleyen de odur.
Sayfa 167Kitabı okudu
Günümüzde pek çok çevrede "Falan adam kesin cennetliktir" diye bir algı var. Bir insana böyle bakıldığı zaman onun ağzından çıkan her söz vahiy gibi bağlayıcı telakki ediliyor. Bu adam hata yapmaz, yanılmaz, kusur işlemez, sürçmez diye inanılıyor. Adamın her amelinde, her sözünde, her davranışında binbir hikmet aranıyor. Bu da zamanla kitleleri yanılgıya, felakete, helâka sürüklüyor. Evet, cemaatlerde bir itaat, bir hiyerarşi vardır. "En aşağıdaki adam en yukarıdaki adamı diline pelesenk etsin, hakkında istediği gibi ileri geri konuşsun" demiyoruz. Ama sorgulanamaz olduğu şeklindeki bir inancın yerleşmesine de müsaade etmemek lazım. Yani her yapı kendi içinde bir öz denetim, bir iç muhasebe, bir öz eleştiri mekanizması kurmalıdır.
Sayfa 201 - Rıhle KitapKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.