Doğrusunu isterseniz, Bedrettin Cömert'i, ozandı, eleştirmendi, sanat tarihi ve estetik öğretmeniydi, dilciydi, felsefeciydi, çevirmendi, polemikçiydi, babaydı, dosttu, insandı.. diye parçalara ayırmak istemiyorum.! Onu böyle, parça parça anlatmak yanlış olur; çünkü o; bunların hepsiydi, bütün bunların oluşturduğu bir bütündü o. Şu yandan bakılınca eleştirmen olarak görünürdü; bu yandan bakılınca ozan, o yandan bakılınca sanat tarihçisi, ne bileyim, dilci, estetikçi, felsefeci vb.. Oysa çok yönlü bir bütünlüğü kavrayabilmenin yolu bu değildir. Örneğin, ufuktaki gemi, göz'e göre, herkesin bildiği bir gemi biçim'idir; ama beyin'e göre, yani ussal yönden, herkesin bildiği bir gemi biçimi olmaktan öte bir şeydir: içinde binlerce insanın, binlerce karmaşık varlığın devinip durduğu, düşler kurduğu, yeni yeni olaylara ve durumlara gebe, karmaşık bir dünyadır ufuktaki gemi. Göz'ün gördüğünün arkasını, içini görmek, insana özgü bir niteliktir. Örneğin, ormanı uzaktan bakarak tanıtmak kolaydır da, içinden bakarak tanıtmak güçtür. Görünüm, kendi konumumuza göre değişen bir şeydir.''
*
Hasan Hüseyin, Ankara, Mart 1979 - Şubat 1981