Bu kitabı okurken asla gündüz olmayacakmış gibi hissediyordum. Ancak geceleri okunacak kadar asil bir karanlık doluydu. Sakince, herkesten uzak olduğunuz bir zamanda okumanızı tavsiye ediyorum. Size biraz Paul Celan’dan bahsedeyim, en azından neden kitabını okumama teşvik etti bu adamın hayatı onu anlatayım. Aslen rumen olan bu şair Alman edebiyatının önde gelen şairlerinden biridir. Ailesini nazi kampında kaybettikten sonra savaşın bitimine dek 18 ay nazi kampında kalmış ve hayatta kalmayı başarabilmiştir. Onca şiir ve yaptığı çevirilerle Alman edebiyatına yaptığı katkı dolayısıyla aldığı ödüller dahi onu hayata tutunduramamıştır. 1960’lı yılların sonunda depresyona girmiş. 1970, 1 Mayıs tarihinde henüz 49 yaşındayken, Seine nehrine atlayarak intihar etmiştir.
En önemli şiiri Todesfuge ( Ölümfügü ) şiiridir. Ölümfügü; Nazi kampında tel örgüler arasında mezar kazma ve gömme işiyle uğraşan bir grup Yahudinin şiiridir olmuştur. Şiirde bahsedilen “havada bir mezar” cümlesi, kampta bacalardan tüten duman olarak adlandırılabilir. Aslında mecaz olduğu kadar sade bir gerçektir. Paul Celan şiirinin adını ilk önce “Ölüm Tangosu" olarak düşünmüş, sonrasında “Ölümfügü” olarak değiştirerek müzik duayeni Bach'ın doğa üstü aydınlanmasını anımsatmıştır.
Söylemeden edemeyeceğim, çevirisi Ahmet Cemal’e ait olan baskısını okudum. İyi ki öyle yapmışım. Ahmet Cemal hem öyküleri, şiirleri hemde Alman edebiyatından dilimize yaptığı çevirileriyle olağanüstü bir yazar-çevirmendi.. Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz Ahmet Cemal hocamızı da burden sevgiyle analım..