Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ümmetin Terk Edilmiş Vazifesi

Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker

Faruk Furkan

Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker Sözleri ve Alıntıları

Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker sözleri ve alıntılarını, Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker kitap alıntılarını, Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zira herkes çok iyi bilmektedir ki bugün İslam davetçileri azalmış, münkerler ise çogalmıştır. Davetçilerin tek başına bunlarla mücadele etmesi artık imkânsızlaşmıştır. O halde herkes bu noktada sorumludur. Bu sorumluluktan kimse kendisini kurtaramaz. Allah için sorumluluklarımızı tespit edip görevlerimizi yerine getirelim ve bu sayede kendimizi Allah’ın gazabından koruma altına alalım.
İmam İbn-i Kesir rahimehullah Bakara Sûresinin 112. âyetini tefsir ederken şöyle der: " Bir amelin makbul olması için iki şartı vardır. Birincisi; yalnız Allah için yapılmış olması, ikincisi ise şeriata uygun olması. Bir amel, her ne zaman Allah için yapılır ama şeriata uygun olmazsa kabul edilmez."
Reklam
İslam’ı kabul eden her insanın kesin olarak bildiği üzere yeryüzündeki en büyük mâruf “tevhid”, en büyük münker de “şirk”tir.
Büyük İmam Fudayl b. Iyad’a, Mülk Sûresinin ikinci ayeti olan "O hanginizin daha güzel amelde bulunacağını denemek üzere ölümü ve hayatı yaratandır" ayeti okundu ve: —En güzel amel hangisidir, diye soruldu. İmam bu soruya: —En ihlâslısı ve en doğru olanı, şeklinde cevap verdi. Bunun üzerine oradakiler: —Ey Ebu Ali! Amelin ihlâslı ve doğru olanı da ne demektir, diye tekrar sual ettiler. Fudayl rahimehullah: —Bir amel ihlâsla yapılır ama doğru olmazsa, kabul edilmez. Aynı şekilde doğru olarak yapılır ama ihlâslı olmazsa, ihlâslı olana kadar kabul olmaz. Bir amelin ihlâslı olması yalnız Allah için yapılması, doğru olması da sünnete uygun olması anlamındadır, diye cevap verdi.
Ve yine her kim ‗Lâ ilâhe illallâh‘ derse, yani:
* Allah‘tan başka kanun koyan tanımıyorum, * Allah‘tan başka her kurumun egemenliğini reddediyorum, * Hâkimiyetin kayıtsız şartsız Allah‘a ait olduğuna inanıyo-rum, * Hayatıma Allah‘tan başkaları karışamaz, * Hayat düzenimi Allah‘tan başkaları belirleyemez, * Ev hayatımın, iş hayatımın, siyasi hayatımın, sosyal hayatımın kanunlarını yalnızca Allah tayin eder, * İbadet ve itaatim yalnız Allah‘adır, * Duâmı yalnız Allah‘a yaparım, * Yardımı, medetimi yalnız Allah‘tan beklerim, * Hakiki anlamda yalnız Allah‘tan korkarım, * Sevgim, muhabbetim ve tevekkülüm sadece Allah‘adır, * Fayda ve zararı sadece Allah verir… derse, işte o kimsedir cennete girmeyi hak eden ve o mübarek mekâna aday olan!
İsrâiloğullarının dindeki bozukları şöyle başlamıştır:Bir adam başka birine rastlar ve “Hey arkadaş,Allah’tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terk et!Zira o işi yapmak sana helal değildir”derdi.Ertesi gün aynı işi yaparken tekrar o adamla karşılaşır ve onu yaptığı kötülükten yasaklamadığı gibi onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan da çekinmezdi.Onlar böyle yapınca Allah,onların kalplerini birbirine benzetti.
Reklam
"Canımı elinde tutana (Allah’a) yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülüğü yasaklarsınız ya da Allah size katından bir ceza gönderir de sonra O’na dua edersiniz, duanıza icabet edilmez!" Tirmizi, Fiten 9
Diğer bir hadiste de şöyle buyrulur: —Dikkat edin! Size, bana göre Deccal’den çok daha kaygı verici olan bir şeyi haber vereyim mi? Oradakiler: —Evet, dediler. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: —O, gizli şirktir. Kişi kalkıp namaz kılar ve kendisini gören birisi olduğu için namazını güzelleştirir.
Sayfa 40 - İbni Mace,4204 HadisKitabı okudu
Bir insan neye davet ettiğini bihakkın bilmediğinde, yapayım derken yıkar, düzelteyim derken bozabilir. Nitekim Ömer b. Abdilaziz radıyallâhuanh’ın şöyle demiştir: "Kim Allah’a ilimsizce kulluk ederse, ifsad ettiği şeyler, ıslah ettiklerinden çok daha fazla olur."
...biz iyiliği emredelim, kötülükten sakındıralım derken daha büyük zararlara sebebiyet vermemeliyiz. Bu işi yaparken dinimizin maslahatını gözetmeli ve acaba bundan dinim zarar görür mü?‛ diye her daim kendimizi muhasebe etmeliyiz.
Reklam
Hâkimiyet ve kanun koyma Allah'ın hakkıdır. İlah ve rab kim ise, kanun koyan ve kullarının hayatını düzenleyen de o olmalıdır. Bu nedenle bir kimse çıkar da Allah'tan başkalarının da kanun çıkarabileceğini, onların da hükmetme yetkisine sahip olabileceğini, egemenlik ve hükümranlığın Allah'a ait değil de millete ait olması gerektiğini söylerse, bu insan Allah'ı hâkimiyet ve kanun koymada birlememiş, onu tevhid etmemiştir.
Emr-i Bi’l-Mâruf ve Nehy-i Ani’l-Münker Yaparken dikkat edilecek hususlar
Örneğimiz Muhammed aleyhisselâm da, bu hususa azami derecede dikkat etmiş ve yanlış yapan birisini uyarmak istediğinde, eğer bire bir uyarma imkânı yoksa hutbeye çıkarak ‚İnsanlara ne oluyor da şöyle şöyle yapıyorlar?‛diyerek isim tayin etme yerine genel ifadeler kullana-rak hataya düşen kimsenin rencide olmasına sebebiyet vermemiştir. Ebu Davud’un rivayet ettiği şu hadiste bu gerçek açıkça ortaya konulmuştur: ‚Rasulullah aleyhisselâm’a bir kimseden (hoşa gitmeyecek) bir söz erişecek olsa: ‚Falan kişiye ne oluyor da böyle diyor?‛ demek yerine: ‚Bu insanlara ne oluyor da böyle böyle konuşuyorlar?‛ der ve (insanları mahcup etmezdi).‛
İsrâ’ya götürüldüğüm (Mi’râca çıkarıldığım) gece, dudakları ateşten makaslarla kesilen birtakım kimselerin yanından geçtim. —Bunlar kimlerdir ey Cibril, dedim. Bana şu cevabı verdi: —Bunlar dünya ehlinden olan hatiplerdir. İnsanlara iyiliği emrettikleri ve Kitab’ı okudukları halde bizzat kendilerini unutanlardır. Müsned i Ahmed ,3/120,231,239
“Şüphesiz ki insanlar zâlimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa,Allah’ın bütün insanları gazaba uğratması pek yakındır.”
"‚Kesin olarak iman eden bir toplum için kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?" (5/Maide, 50)
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.