Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ümmetin Terk Edilmiş Vazifesi

Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker

Faruk Furkan

undefined Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker Sözleri ve Alıntıları

undefined Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker sözleri ve alıntılarını, undefined Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gücünüz yettiği kadar Allah'tan korkup sakının. (Teğabun/16)
Sayfa 26 - Neda YayınlarıKitabı okudu
"Bir şeyi bilmeyen onu kaybeden kimse gibidir; kaybeden kimse ise onu hiç bir zaman veremez."
Sayfa 13 - Neda YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ömer b. Abdülaziz radıyallâhuanh' ın şöyle demiştir; "Kim Allah'a ilimsizce kulluk ederse, ifsad ettiği şeyler, ıslah ettiklerinden çok daha fazla olur."
Münkerin Çoğalıp Davetçilerin Azaldığı Dönemlerde Herkese Güç Nispetinde
İslam âlimlerinin ‚farzdır‛ dediği şeylerden birisi de budur. Yani her tarafı münkerler kuşatmış, her yerde Allah’ın yasak kıldığı şeyler işlenir olmuş ve onlarla mücadele edecek davetçilerin sayısı kifayet etmeyecek kadar azalmışsa, herkesin gücü ölçüsünde emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker görevini yerine getirmesi farz olur. Bu hususda hiçbir kimse kendisini muaf göremez. Eğer herkes elini taşın altına koymazsa, her tarafı münker kaplar, kötülükler ayyuka çıkar, isyanlar gök semayı kuşatır.
Kıyamet gününde adam gelir, cehenneme atılır. Bağırsakları karnından dışarıya fırlar. Değirmen merkebinin döndüğü gibi bağirsakları etrafında döner. Cehennemlikler onun etrafına toplanır ve şöyle derler: —Ey filân, sen ma’rûfu emreden münkerden alıkoyan bir kimse değil miydin? O da şöyle der: —Evet, öyle idim. Ma’rûfu emreder fakat kendim işlemezdim. Münkerden alıkoyar fakat kendim işlerdim.
Buhari, Bedul halk,10, Müslim, Zühd, 7Kitabı okudu
"Yumuşaklık hangi işte bulunursa onu süsler, güzelleştirir. Hangi işten de çıkarılırsa onu çirkinleştirir." Müslim, Birr, 78
Sayfa 20 - Neda YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanların hataları nerelerde ulu orta söylenir, açıkça uyarılır
Eğer bir insanın hatası umumu ilgilendiriyor veya insanların sapmasına vesile oluyorsa, insanlar da bu hatanın açıkça zikredilmesinin dışında bir şeyden anlamıyorsa, böylesi bir durumda hatanın alenen ilan edilmesi ve herkesin bu yanlıştan sakındırılması gerekmektedir. Günümüzdeki tağutların, bidatinde ısrar edenlerin ve günahlarını alenen işleyerek tevbe etmeye yanaşmayan kimselerin durumu buna girmektedir. Birilerinin kalkıp da: ‚Efendim, siz bunların hatalarını niye kendileri ile konuşmuyor, insanlara anlatıyorsunuz?‛ deme hakları yoktur. Bunlarla bir araya gelindišinde eğer fayda olacaksa, yalnız bir şekilde de konuşulabilir; ama hataları müteaddi olduğu için ilan edilmesi en evla olanıdır.
Emr-i Bi’l-Mâruf ve Nehy-i Ani’l-Münker Yaparken dikkat edilecek hususlar
İyiliği emredip kötülükten nehyedecek kimse, yapacağı nasihati eğer insanların içerisinde, herkesin duyabileceği bir şekilde ve ulu orta yaparsa faydasından daha çok zararı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, insanlar yaratılışları gereği rezil edilmekten, alay konusu yapılmaktan ve hatalarının açığa vurulmasından hoşlanmazlar. Normal şartlarda, usulüne uygun bir şekilde yapıldıšında kabul edebilecekleri bir nasihati, insanların gözü önüne serilerek yapıldıšında kesinlikle kabul etmezler. Bu insan tabiatının bir gereğidir.
Ömer b. Abdilaziz radıyallâhu anh’ın şöyle demiştir: ‚"Kim Allah’a ilimsizce kulluk ederse, ifsad ettiği şeyler, ıslah ettiklerinden çok daha fazla olur."
Şunu aklımızdan çıkarmamalıyız ki, bir insan, örneğin sinirli biri ise, İslâm ona 'Sinirini bırak gel' demez; lakin ona sinirini ıslah etmesini emreder ve o siniri Allah'ın razı olacağı yerlerde kullanmaya kendisini kanalize eder. Sinirli olmak fıtrî bir şeydir. Bu nedenle 'sinirini bırak gel' demek o insanın fıtratıyla oynamak olur ki, İslam böylesi bir şeyi emretmesi asla söz konusu değildir. Ama İslam bu siniri hayra yönlendirir ve kızılması gerekenlere kızılmasını tavsiye buyurur.
Sayfa 26 - Neda YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İsrâiloğullarının dindeki bozukları şöyle başlamıştır:Bir adam başka birine rastlar ve “Hey arkadaş,Allah’tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terk et!Zira o işi yapmak sana helal değildir”derdi.Ertesi gün aynı işi yaparken tekrar o adamla karşılaşır ve onu yaptığı kötülükten yasaklamadığı gibi onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan da çekinmezdi.Onlar böyle yapınca Allah,onların kalplerini birbirine benzetti.
Önce konum tespiti
Müslüman tıpkı bir doktor gibi olmalıdır. Malumdur ki doktorlar her şeyden önce hastalarının durumunu teşhis ederler. Müslüman da emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker yaparken mu-hatabının durumunu iyi tespit etmelidir. Çünkü uyarılarımızın hem şekli hem de dozajı bir kimseden başka bir kimseye göre değişiklik arz edebilir ve muhataplarımız bazen cahil, bazen âlim, bazen talebe, bazen evladımız, bazen de eşimiz olabilir. Her birine yapılacak muamele, diğerine yapılacak muameleden farklı ve değişiktir. Örneğin, âlimle konuşurken kullanacağımız ifadeler, elbette cahille konuşurken kullanacağımız ifadelerden farklı olacaktır. Yine eşimizle konuşurken kullanacağımız üslup, çocuğumuzla konuşurken kullanacağımız üsluptan farklı olacaktır. Bu nedenle işe başlamadan önce eğer fayda hâsıl olsun istiyorsak karşımızda-ki insanın kim olduğunu, seviyesini, kültürünü ve hatasını tespit etmemiz gerekmektedir. Bunu becerebilirsek Allah’ın izniyle yapacağımız nasihat daha da fazla fayda verecektir.
Allah subhanehu ve teâlâ sertliğin açamadığı kapıları rıfk ile açmış; öfke ile fethedilemeyen kalpleri yumuşaklıkla fethetmiştir.
Başlık - Birinci Esas
Emr-i Bi’l-Maruf ve Nehy-i Ani’l-Münker Yapacak Kişinin, Yaptığı İşin Âlimi Olması Gerekir.
emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker yapacağımız insanın, hata işlemiş olabileceğini var sayarak uyarıda bulunmaya çalışmamız asla doğru değildir. Ya kesin olarak marufu terk ettiğini bileceğiz ya da kesin olarak münkeri işlediğini göreceğiz. Acabalarla, belkilerle neticeye ulaşmamız büyük bir hatadır. Maalesef bugün bazı kardeşlerimiz, bu hatanın içerisine düşmektedir.
52 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.