Felsefe Ansiklopedisi 1 kitaplarını, Felsefe Ansiklopedisi 1 sözleri ve alıntılarını, Felsefe Ansiklopedisi 1 yazarlarını, Felsefe Ansiklopedisi 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Abelardus:
"Savaş sona erdiğinde, artık savaşacak bir şey yoktur, sadece zafer ödülünü almak söz konusudur. Oysa savaş içerisinde savaşmak zorundayız, başka
bir dünyada zafer çelengi taşımak için. Ama bir savaşın da olması için vuruşlarımıza dayanan, ilk vuruşta çökmeyen bir düşman olması
gerekir. İşte bu düşman kesinlikle bizim kötü niyetimizdir; kutsal istence boyun eğerek onun üzerinde bir zafer elde ediyoruz, fakat onu tümüyle ortadan kaldıramıyoruz. "
Weber’ deki modern dünya, imgedir. Ona göre modernlik gök’ le yer arasındaki ittifak ve birliği ortadan kaldırır. Bu durum nesnel aklın egemenliğine son verir. Araçsal akılcılığın egemenliğinden hoşnut olunsun ya da olunmasın, tümüyle aklın bilim tarafından açımlanan yasalarıyla yönetilen bir dünya fikrine geri dönmek mümkün değildir. Modernliğin
Amerika Birleşik Devletleri'nde, aspirin için yapılan rekliimlardan birinde, yorgun ev kadınına ailenin diğer fertleri eve dönmeden önce bir yere oturarak, pabuçlarını çıkarması, iki aspirin yutup sırt üstü uzanması ve ayaklarını, başının hizasından hafifçe veya imkan nispetinde yüksek tutması tavsiye edilmiştir. Başka bir deyişle, bu reklamın ifade etmek istediği şey şudur: Gayenizi, planlarınızı, diğer fertleri unutun, bir hap veya biraz alkol alın ve sıhhatinize kavuşun.
Merleau-Ponty'ye göre "gerçek felsefe dünyayı görmeyi yeniden öğrenmektir." Bu da ancak bilince unutmuş olduğu kendi tarihini, şeylerle kurmuş olduğu ilksel ilişkideki "düşünülmemiş" olan yaşamını hatırlatarak mümkün olacaktır. Ancak deneyimde karşımıza çıkan şeyler, bilimlerin ve düşünüm felsefesinin belirlenmiş mutlak nesnelerinden farklı olarak, kendilerini eksiklikler ve boşluklarla, adeta bir muğlaklık içinde sunarlar. Bu yüzden dünya deneyimimiz tanımlamalardan ve belirlenimlerden çok betimlemelere izin verir. Dünya, Merleau-Ponty'nin sözleriyle "kurulmaya ya da tesis edilmeye değil, betimlenmeye" açıktır
İşe hukuk ile politika arasındaki bağa ilişkin bir incelemeyle başlayan Abdürrazık'a göre, hem İslamın geçmişinde ve hem de mevcut İslamda iktidar ve egemenliğin hukuki temelini doğru anlamak için halifeliği anlamak zorunlu gibi görünmektedir. İnsani gerçekliğin daha iyi ve doğru algılanabilmesi için Arapların politika bilmine ilişkin araştırmaya duydukları ihtiyaca işaret eden Abdürrazık, halifeliğin Muştafa Kemal tarafından ilgası (1924) hareketini gördükten sonra, halifeliğin Kuran'da da cemaatin mutabakatında da bir temeli bulunmadığını savunmuştur. Bu iki düşünceden, yani sırasıyla halifeliğin İslamiyetin zorunlu bir parçası olmadığı ve peygamberin misyonunun salt tinsel bir misyon olduğu düşüncelerinden hareketle de, dinin hükümet ve politikayla hemen hiçbir ilişkisinin olmadığını öne sürer. Onun bu seküler yaklaşımına İslam hukukunun geleneksel hocaları tarafından şiddetle karşı çıkılmış ve aynı yaklaşım onun marjinalleştirilmesine, etkisinin çok sınırlı kalmasına yol açmıştır.