Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefece Felsefe Yazıları

Oğuz Haşlakoğlu

Felsefece Felsefe Yazıları Sözleri ve Alıntıları

Felsefece Felsefe Yazıları sözleri ve alıntılarını, Felsefece Felsefe Yazıları kitap alıntılarını, Felsefece Felsefe Yazıları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“… Buna göre bir bilinç için “ben” demenin koşulu “sen” demeyi bu ise bunun dışında kalanı da “o” olarak içine alan bir “biz”i gerektirir. “Biz,” bilincin içinde kendisini tanımladığı temel varoluş çevresi, habitat’ıdır. Bu habitat temel bir davranış biçimine ve barınma tarzına, habitus’a sahip olarak ortaya çıkar. Buna ethos denir; çünkü insan tarzı varoluşun ekseni diğer canlılarda olduğu gibi içgüdülerinden olmayıp “değer” olgusunca belirlenir. “Değer”, insanı insan tarzı varoluşta diğer canlılara göre farklı kılan özelliktir; çünkü bu sayede kendisini doğa dışı bir ölçüt üzerinden tanır ve değerlendirir. Doğadaki tek değer ironik biçimde hayatta kalmanın önemidir oysa insan için hayat bundan ibaret değildir. İlginç bir biçimde bu karar insanın homo sapiens türü olarak avcı toplayıcılıktan yerleşik hayata geçmekteki ısrarcılığında ortaya çıkar ve böylece kritik bir eşik aşılır: Besin zincirini terk ederek kendi besin zincirini hayvancılık ve tarımla oluşturma. Ne var ki bu doğadan görece özerkleşme bir arada yaşamanın kurallarını da doğadaki içgüdüsel seviyeden başka türlü kurmayı gerektirir. Bu bağlamda, iyi, doğru ve güzel insan tarzı varoluşun temel belirleyenleri olarak ortaya çıkar.” s. 157-58
“ Maske Latincede persona’dır ve persona maske, rol ve kişilik anlamlarına birlikte gelir. İnsanın “ben” diye andığı kişiliği aslında bir maskedir; onun altındaki kendisi ise aslında tümüyle bir meçhuldür. Meçhul ise, Türkçe’ye Arapça’dan geçmiş bir sözcüktür ve cehl’den gelir; “hakkında cahil olunan” demektir. İnsan kişiliğiyle toplumsal alanda hangi sıfatla bulunursa bulunsun kendisini bilmediği sürece cahildir. “Kendini bilme” bu nedenle Eski Yunan’da bütün bilme biçimlerinin üstünde tutulmuş ve en büyük erdem sayılmıştır.”
Sayfa 163Kitabı okudu
Reklam
“… Vicdan insanda bilincin daima sual eden olarak mesûl oluşu hâlidir. Örneğin, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanının Raskolnikof’u, kendisi için mantıklı hiçbir izahı olmadığı hâlde, neden insanları sömürmekten başka hiçbir şey yapmayan kötü yürekli yaşlı bir kadın tefeciyi parası için öldürdüğünden dolayı kıvranır ve sonunda teslim olur? Suç, insanın vicdanında değerle olan ilişkisinin kendisini tanımlayan temel öğe oluşunun zorunlu bilincidir de ondan. Ceza da esasen bundan kurtuluşun, başka deyişle insanın kendisinden kaçışının mümkün olmamasıdır. O hâlde değerce yaşamak dışında insan olarak barınmak ethos itibariyle mümkün değildir; çünkü kimlik anlamındaki ethos aidiyeti ifade eden ethnos’tan farklı olarak insanı doğanın zincirlerinden çözerek bilincinin iç yüzü olan vicdanıyla, başka deyişle, kendi kendisiyle baş başa bırakır. Bu yüzden, içinde insanın vicdanıyla kendisine ayna tuttuğu ethos her türlü yasanın ölçütüdür ve insanın doğanın içinde değerle ve değerce barındığı kendi doğasıdır.”
Sayfa 159Kitabı okudu
“Kartezyen makine mantığının bir uzantısı olan uzmanlaşma toplumsal yaşantıyı devasa bir büroya çevirmiş görünmektedir. Kafka, Şato ve Dava romanlarında tam olarak bu duruma işâret eder; beşer kendisine tanınan hukuk öznesi vatandaş statüsünde hakiki bireyselliği elinden alınarak kimin tarafından işletildiği belirsiz, kendi içinde kapalı ancak sınırları olmayan kör bir mekanizmanın toplumsal sistem adıyla kurbanı hâline getirilir ve un ufak olduğu çarkların içinde yiter gider.”
Sayfa 146Kitabı okudu
“(...) yorum da her şeyden önce, metni “kendi bildiği” gibi değil, “olduğu gibi” okuyabilmekle hakiki anlamını ve değerini bulur.”
Sayfa 83 - Hece Yayınları
“Yapay Zekâ” bu anlamda makinenin özne haline gelerek kaçınılmaz anlamda evrimini tamamlanası gereğinin zorunlu bir sonucudur. Dava romanında Kafka, içinde geçen “Kanun Kapısı” öyküsünün üzerine yapılan bir konuşmada bu durumu oldukça iyi bir biçimde dile getirir: “Hayır dedi rahip, Her şey doğru kabul edilmek zorunda değil, sadece zorunlu kabul edilmesi yeterli.” “Mekankolik bir sonuç” dedi K., “yalanı evrensel bir ilkeye dönüştürüyor.”
Sayfa 146Kitabı okudu
Reklam
“Platon’un Politeia (Devlet) diyaloğunda Sokrates’in tartıştığı sofist Thrasymakhos’un “Adalet güçlü olanın çıkarından başka bir şey değildir.” sözü dünyanın her yerinde fırsatçı benlikleri kendisine çekiyor ve yine dünyanın her yerinde kitleler umutlarını bağladıkları siyasetçilerden yalnızca daha fazla göz yaşı ve acı görüyorlar.”
“Dedik ki “ben” olmanın koşulu “sen” ve “o”nun da dâhil olduğu birlik olarak “biz”dir. O hâlde değerin yeri bu “biz”de nedir? Herşeyden önce “ethos”a geri dönelim ve hatırlayalım. İnsan tarzı bir varoluş nasıl barınır? Yanıtı tektir: Değerce. Değeri insan hayatından çıkarın, insanlık tarihinin bütün insanlık suçlarıyla yüz yüze gelirsiniz. İnsan asla insanlıktan çıkmaz aslında. Hayvanca bulduğumuz davranış biçimleri bile çok insancadır; örneğin “öldürme” tümüyle bir insan davranışıdır. Hayvan “öldürmez”; çünkü bırakın beslenmeyi oyun ya da egzersiz için bile yaptığında mahkum olduğu içgüdüsünün gereğini yapar. Sadece insan “öldürür”; çünkü “öldürmek” ancak kendisinin ölümlü olduğunun farkında bir canlı türünün gerçekleştirebileceği bir eylemdir. Bu anlamda, söz konusu olan, insan için hayatın, hayatta kalma içgüdüsünden farklı bir anlam kazanmasıdır. Bu anlam, hayatı başlı başına bir değer hâline getirdiği içindir ki öldürme tek bir kişiye yönelik olsa da aslında bir değer olarak sembolik anlamda tüm insanlığın yok edilmesidir. Burada değerde saklı yargı ve yargıda altta yatan tümel ve tikel bağlama dikkat çekmek gerekir. (…) … yargılarımızın ya da tikel davranışlarımızın tümel içeriği bizi insan yapan değer bağlamının bağlayıcı koşulunu oluşturur.” s. 158-59
“(..) hakikat iyileştirir.”
Sayfa 116 - Hece Yayınları
“(..) hakikat iyileştirir.”
Sayfa 116 - Hece Yayınları ve Dergileri
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.