Johann Gottlieb Fichte (1762-1814), Kant sonrası Alman felsefesinin en önemli filozoflarından biridir ve Alman İdealizmi diye bilinen felsefî devinimin kurucu figürüdür. Kant’ın Eleştirel Felsefesini bütünlüklü ve sistematik bir İdealist Metafiziğe dönüştürme yönündeki çabasıyla tanınır. Alman İdealizminin başlatıcısı olarak Schelling ve Hegel üzerindeki etkisi görünür olmakla beraber, 18. yüzyıl Aydınlanma düşüncesi ile felsefî ve edebî Romantizm arasında düğüm noktası olmuş, Marx’tan Sartre’a kadar birçok filozof, düşünür ve siyaset adamını kendi yörüngesine çekmeyi başarmıştır.
Hegel ve Marx’ın diyalektik yöntemi, modern felsefeye diyalektik düşünme yöntemini getiren Fichte’nin onlara mirasıdır. “Kişi, eylemlerinin bir toplamıdır” sözü Sartre’dan önce ilk defa Fichte’nin kullandığı bir sözdür. “Öteki, beni özgürlüğe ve sorumluluğa davet eder” sözlerindeki etik düşünce, 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden Levinas’ı yaklaşık olarak iki yüzyıl öncesiyle buluşturur. Dolayısıyla, bazı düşünceleri, felsefedeki ve politik düşüncedeki geç dönem 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl gelişmelerinin, Varoluşçuluk ve Sosyalizmi de içerecek şekilde habercisi olmuştur.