Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca

Yaşar Kemal

En Eski Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca Sözleri ve Alıntıları

En Eski Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca sözleri ve alıntılarını, en eski Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Umutsuzluk tutsaklığın gıdasıdır. Umutsuzluk köleliğin anasıdır. Umutsuzluk yüreğin yıkımıdır."
Sayfa 192Kitabı okudu
Muradım şu ki karıncalar içinde bana bir karıncalar soyu bulacaksın. O karıncalar bana öylesine bağlı olacaklar ki benim öl dediğim yerde ölecekler, kal dediğim yerde kalacaklar. Bir de öylesine öteki karıncalara düşman olacaklar ki gözlerin önünde tekmil karıncalar ulusunu ezsem oh diyecekler. .
Reklam
Zaten büyün yaratıklar görselerdi,duysalardı savaşı, bütün yaratıklar duyabilselerdi savaş çığlıklarını bu dünyada savaş olmazdı. Savaşın iğrençliği bilinmeyen bir şeydir de...Savaşın kötülüğü saklanan bir şeydir de, yaratıklar onun için kabul ediyor savaşı...
"Değer, yaşamak her şeye değer, dediler karıncalar. Ölüm umutsuzluktur, oysaki en kötü yaşamda bile her gün umut güneş çiçeği gibi açar."
"Amanın ha, aman ha insanlara haber vermeyelim bugünkü töreni. Ne yapıp edelim de insanlar sarayı da, tahtı da, töreni de bilmesinler. Ben insanları çok iyi bilirim. Onlarda bir Süleyman vardı, bütün yaratığın dilini bilir, sihirbaz bir kişiydi, onun gününden beri biz insanlarla birlik olduk. Ben onları bildim bileli nereye burunlarını sokmuşlarsa berbat etmişlerdir. Çok övüngen yaratıklardır, bir yaparlarsa bin övünürler. Sonracığıma da kendilerini evrenin kilidi sanırlar. Hepsi de az çok delidirler. Sonra da o insanlar var ya, bizim gibi değildirler, onlar ölümlüdürler. Ölümlü olduklarını bilip, ölüm karşısında delirmişlerdir. Bu yüzden doğaya, kendi kendilerine, yıldızlara, her şeye kinle bakarlar. Sevgileri tükenmiş. Sevmeyi unutmuşlar, yaşam sıcaklığını yitirmişlerdir. Şimdi bu sarayı, bu tahtı görsünler ya yıkar, bozar, yerle bir ederler, ya da durmadan biribirlerine satarlar. Senin bu güzel sarayın, görkemli tahtın onlar için salt bir satış aracı olur... Onlar bir güzelliğe, bir yıldıza, güzel bir hüdhüd dişisine, bir kuğuya, bir cerene içleri sıcacık sevgiyle dolarak bakmazlar, diye konuştu."
Reklam
Bu dünya ölümlüdür, sonu yokluktur. Bu dünya, bu kötü, alçak, pis dünya yaşanmaya bile değmez, diyorlardı. Bu dünyayı değiştirmek ahmaklıktan da öte boş bir çabadır. Bu ölümlü, hiç bir şeyin değişmeyeceği dünyada dünyayı değiştirmeye çalışmak ahmaklık değil de nedir!
İnsanoğlu da genellikle iki kısımdır. Onların da bir kısmı fil, bir kısmı karıncadır. Tıpkı buradaki gibi filler azınlık, karıncalar çoğunluktur. Tıpkı buradaki insanların fil kısmı yıl on iki ay ellerini ılıktan soğuğa vurmazlar, durmadan buradakiler gibi onlar da kıçlarını kaşıyıp bal özü, et özü, çiçek özü yerler. Kuş sütü bile bulur onlara onların karıncaları. Yalnız onların ne filleri, ne de fillerinin sultanları bizim buradaki filler gibi, sultanımız gibi tok gözlü değillerdir. Bakın bu kış siz aç kaldınız da, bizim fillerimiz, sultanımız nasıl yardımınıza koştu. Karınca insanlar açlarından da ölseler, fil insanlar, onlara bir zırnık bir şey vermezler. Bazı yıllar çok ürün olur dünyada, insankarıncalar insanfillere çok ürün üretirler, ambarlar almaz ürünleri, o zaman ne yaparlar filinsanlar, ne yaparlar biliyor musunuz? Gözlerini alandaki hıncahınç, kıvıl kıvıl kaynaşan karınca kalabalığının üstünde gezdirdi: "Ne yaparlar?" Gene sorusuna hiç bir karşılık alamadı. Karıncalar ne bilsinler filinsanların ürünleri ne yaptıklarını! Bir tanesi: "Karıncainsanlara verirler," dedi. "Vermezler işte,» diye acı acı güldü ulukepez. "Vermezler! Aç karıncainsanlar o ürünlere yutkunarak bakarlar. Açlıktan kırfacan gibi kırılırlar, filinsanlar o üründen karıcainsanlara bir damla bile vermezler." "Ya ne yaparlar?" diye sabırsızlıkla sordu gene genç karınca. "Yakarlar, yakarlar, yakarlar fazla ürünü," dedi hüdhüdler başı. "O aç karıncainsanlann gözleri önünde yakarlar. Denizlere, akar sulara dökerler, karıncainsanlar da açlıktan ölürler."
Umutsuz girilmiş savaş, savaş değil, ölümdür, savaşın biçimi, türü var. Savaşa umutla girersin, yenilirsin o başka, ama umutla girersin.
Sevginin olduğu yerde bireycilik barınamaz, korku, aşağılama barınamaz.
Reklam
"İnsanlar çok yozlaştılar, dünyadan, yaratıklardan koptular. Ölüm korkusu bitirdi onları. Başlarını bu korkudan dolayı taştan taşa vuruyorlar. Vurdukça da tozutuyorlar. İnsanlar bir gün karınca oldukları gün, karıncalar gibi alçakgönüllü oldukları gün, biribirlerini yemedikleri gün kendilerini kurtaracaklar...".
"Soylu kardeşlerim, tanrı kimseyi insanın düştüğü yere düşürmesin, insanoğlu bezirgan olduktan sonra her şeyi alıp sattıktan sonra, insan olmaktan da çıktı. Yüreği alıp sattı insanoğlu, yürek, yüreklikten çıktı. Aşkı, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, barışı, arkadaşlığı, kandaki sıcaklığı, güzelliği alıp sattı insanoğlu, insanoğlu insanlıktan çıktı, oburlaştı. Biriktirme hastalığına tutuldu. Ol sebepten, sayın yaratık kardeşlerim, insanları bugün bu mutlu günümüze çağırmadım. Korktum da çağırmadım. Şu mavi tahtı var ya, bir görmesinler, bu çağıl çağıl ışık boşanan sarayı gözleri bir görmesin, hemen ne yapar yapar da alıp satarlar. Hiçbir mümkünatı yok, alır da satarlar. Bu saray da taht da alınıp satıla satıla hiçbir işe yaramadan eskir, kırılır, yıkılır gider"
"İnsanlar tuhaftırlar, tuhaf kılıklı karıncalardan da beter. Çünkü o insanların yasaları berbattır. Biri yer bini bakar, kıyamet de ondan kopar, derler, bir türlü o bekledikleri kıyamet kopmaz. Bini çalışır aç kalır, on bini, yüz bini çalışır aç kalır, birisi, yalnız birisi döke saça yer, tıksırıncaya kadar yer yer doymaz. Her çağda bir şey uydururlar, şimdi bütün işleri güçleri beşe alıp ona satmaktır bir şeyi. Toprağı alıp toprağı satıyorlar, ağacı suyu, insanı, ellerine ne geçerse, analarını, babalarını, çocuklarını, karılarını, gözleri şu evrende neyi görürse alıp satıyorlar. Taşı alıp taşı, yıldızı, altını, elması, çiçeği, yüreklerini, gözlerini alıp satıyorlar... İnsanlar kendilerini bir alıp satma deliliğine kaptırmışlar ki, delilik derim sana... Evrende ne bulurlarsa alıp satıyorlar. İnanın bana yaratık kardeşlerim, bu insanlar bizim tuhaf kılıklı karıncadan da daha tuhaf. Bu alıp satma deliliği onların başına bir iş açacak ama, bu kesin ya, bunun zararı biz yaratıklara da dokunmasa... Bu her şeyi alıp satmaları, bu delilikleri şimdiye kadar yaşadıkları deliliklerin en korkuncu. Alırım beşe de satarım ona, bir iş açacak insanların, dünyamızın başına . Allah bizi, dünyamızı insanların şerrinden esirgesin."
O kadar ağır işler yükleyeceğiz ki onlara, düşünecek bir anlık bile zamanları olmayacak;. Bu karıncalara hiçbir zaman başlarını bile kaşıyacak bir süre tanımayacağız. Hep iş, hep çalışma, hep açlık, hep yoksulluk, hep gelecek korkusu içinde olacaklar. Bu korkular onları kör, sağır, sersem, beyinlerini işlemez yapacak. İnsanfiller, insankarıncalara hep bunu yaparlar."
Sayfa 166 - İthaki kitap
Zaten bütün yaratıklar görselerdi,duysalardı savaşı,duyabilselerdi savaş çığlıklarını bu dünyada savaş olmazdı. Savaşın iğrençliği bilinmeyen bir şeydir de... Savaşın kötülüğü saklanan bir şeydir de, yaratıklar onun için edebiliyorlar savaşı.
Reklam
Ben insanları bildim bileli nereye burunlarını sokmuşlarsa berbat etmişlerdir. Çok övüngen yaratıklardır, bir yaparlarsa bin övünürler. Sonracığima da kendilerini evrenin kilidi sanırlar. Hepsi de az çok delidirler. Sonra da o insanlar var ya , bizim gibi değildirler,onlar ölümlüdürler. Ölümlü olduklarını bilip , ölüm karşısında delirmislerdir. Bu yüzünden doğaya, kendi kendilerine, yıldızlara, her şeye kinle bakarlar. Sevgileri tükenmiş.Sevmeyi unutmuşlar, yaşam sıcaklığını yitirmiş lekedir. Şimdi bu sarayı, bu tahtı görsünler ya yıkar, bozar, yerle bir ederler, ya da durmadan birbirlerine satarlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.