Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğuda ve Batıda Bakışın Tarihi

Floransa ve Bağdat

Hans Belting

En Eski Floransa ve Bağdat Sözleri ve Alıntıları

En Eski Floransa ve Bağdat sözleri ve alıntılarını, en eski Floransa ve Bağdat kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arap biliminin altın çağına damgasını vuran rasyonellik Batı’da ancak yeniçağda serpildi, çünkü rasyonellık her tür teolojik yükten arınmış bilimsel deneye dayanıyordu. Batı’da ortaçağ dediğimiz dönemde Arap dünyası, daha sonra pençesine düştüğü dogmatik baskılara henüz maruz kalmamış, matematik ve astronomiyi popülerleştirmiştı. Endülüs’te üç kültürün yan yana var olması hatta birbiriyle iç içe geçmesi, üçüncü bölümün ayrıldığı İbnü’l-Heysem’in (Latince adıda Alhazen’in) optik üzerine makalesi gibi pek çok Arapça metnin çevrilmesini sağladı. Ama hepsi de kesinlikle Yunanca orijinallere dayanmayan bu metinler ancak uzun bir kuluçka döneminden sonra muazzam bir etki yarattı ve yeniçağda Kopernikus’ta ya da camera obscura örneğinde Kepler ve Descartes’ta meyve verdi.
Televizyondaki pek çok görüntü, biz onları görmeden önce kaydedilen görüntülerdir. İstenildiği kadar tekrarlanabilekleri için, son kertede bizim bakışımızla ve içinde bulunduğumuz zamanla hakiki bir Simetri içinde değiller. Onlara gösterdiğimiz vefaya ve meşrulaşmalarını sağlayan tek şeye, resimlere olan inancımıza muhtaçlar. Sahip olduğumuz hayatı onlara ödünç vererek analogmuş gibi görünmelerini sağlıyoruz ve toplumsal bakış pratiğinı resımlerde yenıden üretmekte ısrar eden bir kültürün sınırlarında kalmaya devam ediyoruz.
Reklam
Deneyimler,bir cismi reel haliyle algılayabilmek, değişken görünümüne aldanmamak için de gereklidir.İnsanın gördüğü imgeler en önce beyinde oluşur; beyin ise dışsal duyulara karşı mesafelidir. Tıbbın da kanıtladığı gibi, İbnü’l-Heysem algının beyine göz sinirine iletildiğini ve sinir hasar gördüğünde algı iletiminin de ortadan kalktığını gözlemlemiştir.
Görülebilen nesnelerde gözlerimizle gördüğümüz sadece ışık ve renktir. Nesnelerin diğer tüm niteliklerini muhakeme yoluyla biliriz… Görülebilen tüm nesneler oluş ve yok oluş dünyasındaki değişimlere tabidir ve bu değişim bizim algımızı da belirler;bu nedenle hiçbir şeyi aynı biçimde görmeyiz,ikinci bakışta farklı görürüz.” İbnü’l-Heysem (945-1040)
Cisimlerin sahip olduğu nitelikler ya da maânî arasında güzellik ve çirkinlik de vardır. Fakat burada İbnü’l-Heysem kendi kültürüne özgü normlara bağlı kalır. Tekstil sanatını, duvarların, aletlerin üzerindeki süslemeleri örnek vermesi bunu gösterir. Cisimlere ve mekâna ışık ve renk hâkimdir. “Işık başlı başına güzellik yaratır. Güneşi, Ay’ı ve yıldızları sırf bu nedenle güzel buluruz. Biçimlerinin bize güzel görünmesinin başka bir nedeni yoktur. Bu onların yaydığı ışıktan kaynaklanır” (Sabra, 200)* Renkler de güzellik yaratır. “Erguvan rengi, bitki yeşili ya da pembe gibi canh renkleri diğer renklerden daha çok beğeniriz. Çünkü göze hoş görünürler. Renkli giysilerde, örtülerde ve gereçlerde ya da doğada çiçeklerde, goncalarda ve çayırlarda gördüğümüz bu renkleri güzel buluruz. Demek ki, başlı başına renk güzellik yaratır” (Sabra, 2oo). Güzel görünmelerinin bir nedeni de büyüklükleridir. O yüzden Ay’ı yıldızlardan daha güzel buluruz (Sabra, 201). Güzelliğe karşı duyarlılık insanın ruhunda vardır ve çocuklarda bile görülür. Çocuk, “benzer türde iki şey arasında güzelliğe göre ayrım yapma” yetisine sahiptir.* Güzellik izlenimi, gördüğümüz şeyleri birbirleriyle karşılaştırırken oluşur. Latinceye virtus distinction olarak çevrilen kuvve-i mümeyyize, yani iyiyi kötüden ayırma yetisi sorumludur bundan (Sabra, 2.17).* Hayal gücünün imgeleri dış dünyadan beslense de, bu imgelerin dış dünyada bır karşılığı yoktur. Ancak gözlemle, tefekkürle “kavrarız nesnelerin özündeki doğayı. Tefekkürün gücü algılarımızın gücünün ötesindedir,zira anılarla da harekete geçer.
İnsanın fazla yaklaştığı ya da fazla uzaklaştığı resimler etkilerini yitirirler. Sadece tek bir noktada doğru yerde durursunuz. Diğer noktalarda ya çok uzakta ya da çok yakında, ya çok yüksekte ya da alçakta duruyorsunuzdur.(...)
Reklam
Leonardo ile birlikte Batı'nın sanatı daha rasyonel hale geldi. Doğu'da ise bu sistem betimleme ve minyatür üzerine kurulu
Görülebilen nesnelerde gözlerimizle gördüğümüz sadece ışık ve renktir. Nesnelerin diğer tüm niteliklerini muhakeme yoluyla biliriz. [...] Görülebilen tüm nesneler oluş ve yokoluş dünyasındaki değişimlere tabidir ve bu değişim bizim algımızı da belirler; bu nedenle hiçbir şeyi aynı biçimde görmeyiz, ikinci bakışta farklı görürüz. [İBNÜ'L-HEYSEM, BATl'DA BiLiNEN ADIYLA ALHAZEN, " (KITABÜ L·MENAZlR) (SABRA, "OPTiK KiTABi ' 1989, CiLT 1, S. 82 VE 965-1040 222)]
Sıfırın rakamlarla ilişkisi neyse, kaçış noktasının resimle ilişkisi de odur. [ ... ] Kaçış noktası görsel bir sıfır işlevi görür. Sıfır izleyici için biçilmiş kaftandır, çünkü ancak hiçbir şeyin olmadığı ama olabileceği yerde o kendisidir. [ROTMAN, 2000, S. il, 23, 47]
İnsanın fazla yaklaştığı ya da fazla uzaklaştığı resimler etkilerini yitirirler. Sadece tek bir noktada doğru yerde durursunuz. Diğer tüm noktalarda ya çok uzakta ya da çok yakında, ya çok yüksekte ya da alçakta duruyorsunuzdur. Resim sanatında perspektif bize görme noktasını tahsis etmiştir. Ama gerçeklikte ve etik olarak bunu kim benimsiyor? [PASCAL, PENSEES, NR. 85/83]
Reklam
Kitabın başlığındaki "Floransa" Rönesansı temsil etmektedir, zira Batı kültürünün resim konusunda herhalde en parlak fikri olan perspektif Floransa'da icat edilmiştir. "Bağdat" ise Rönesansta derin izler bırakan Arap bilimini simgelemektedir. Bizim bağlamımızda sözü edilen Bağdat, Abbasi halifeliğinin başkenti olarak uzun süre Arap dünyasının merkezinde yer alan tarihi Bağdat'tır.
Perspektif sanatı Arap kökenli bir teoriye, görme ışınları ve ışığın geometrisinin matematik kuramına dayanmaktadır. [Columbia Üniversitesi, George Saliba]
"Perspektiva" Arap kökenli bir görme teorisinin adıydı ve antikçağın "optik" kavramıyla ancak 16. yüzyılda ilintilendirilmişti.
Arap biliminin altın çağına damgasını vuran rasyonellik Batı'da ancak yeniçağda serpildi, çünkü rasyonellik her tür teolojik yükten arınmış bilimsel deneye dayanıyordu. Batı'da ortaçağ dediğimiz dönemde Arap dünyası, daha sonra pençesine düştüğü dogmatik baskılara henüz maruz kalmamış, matematik ve astronomiyi popülerleştirmişti.
194 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.