Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fotoğraftaki Kadın

Hakan Yaman

Fotoğraftaki Kadın Gönderileri

Fotoğraftaki Kadın kitaplarını, Fotoğraftaki Kadın sözleri ve alıntılarını, Fotoğraftaki Kadın yazarlarını, Fotoğraftaki Kadın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
236 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Fotoğraftaki Kadın
Kitap Dünyam
Kitap Dünyam
grubumuzun mayıs ayı romanı,
Hakan Yaman
Hakan Yaman
'ın
Fotoğraftaki Kadın
Fotoğraftaki Kadın
adlı eseriydi. Eserin olay örgüsünü anlatmak istemiyorum. Okuyacak arkadaşlara #tatkaçıran olmasın. Ben eseri özellikle dili kullanımı yönüyle beğendim. Çok orijinal benzetmeler vardı. #zaman başat bir unsurdu. Bilhassa #yalnızlık ve zaman ile ilgili betimlemeleri çok beğendim. Sayfa 48 , 49 ve 50'deki radyo tiyatrosu repliği oyununda gizlenen eserler ve onları bulmak eğlenceli geldi bana. Benim bulduklarim; Araba Sevdası, Suç ve Ceza, Vadideki Zambak, Dorian Gray'in Portresi ( terazi burcunun başucu kitabı derler), Felatun Bey ile Rakım Efendi, Pal Sokağı Çocukları (!), Karamazov Kardeşler, Son İbn-i Sirac'ın Maceraları, Othello, Sergüzeşt, Yüzbaşının Kızı idi. Bu eserler birbirine hoş bir şekilde bağlanmış. Tavsiye ederim. 2009 #yunusnadiromanödülü almış bir eser. Birkaç alıntı: "Benden başka kimsenin duymadığı yüksek bir ses duyuyordum içimde." s.181 Yazı sessizliktir, içine kapanmaktır. Konuşmaksa bağırmak, çığlık atmaktır. s.204
Fotoğraftaki Kadın
Fotoğraftaki KadınHakan Yaman · Doğan Kitap · 2008103 okunma
Hayat sandalda ayakta durmak gibidir arkadaşlar, demişti. Ters bir adım atarsanız alabora olursunuz.
Reklam
Yalnızlık Tarifi
Bendeki bu kopuş hâlinin, bu yalnızlık saplantısının nedenini kendimce çok sorguladım ama bulamadım. Bulamayınca da değişemedim bir türlü. Yalnızlığı izah etmek güç. Yalnızlık öyle bir başına kapalı odalarda, karanlıklarda kalmak değildir. Yalnzlık, uzun süre birilerini görmemek, hiç kimseyle konuşmamak, hatta kendi sesini bile unutmak değildir. Benim gibi kendini çilehanelere, karanlık odalara kapatmak, gündüz ortasında fersiz, ışıksız kalmak da değildir. Yalnızlık, bazen karlı bir kış gecesi uzak bir pencereden soğuk havaya yayılan piyano sesidir. O piyanonun tuşlarından çıkan unutulmuş bir okul şarkısını yeniden dinlemektir. Yalnızlık, bazen köprüden telaşla geçen bir ambulansın sirenidir. Eski bir kitabı karıştırırken içinde tesadüfen bulunan sararmış bir fotoğraftır. Şehrin en büyük meydanında toplanmış kalabalığın tam ortasında bir noktadır yalnızlık. Yalnızlık aslında sadece bunlar da değildir bir başına. Bütün bunların bir araya gelip, topyekün insanın üzerine çullanmasıdır yalnızlık. Ve onun altında ezilmesidir insanın, o yıkıntının altında kalmasıdır, kapalı, karanlık... Üstelik ne yurt içinden ne de dışarıdan eğitimli köpekleriyle kurtarma ekiplerinin de gelmemesidir yalnızlık.
Sayfa 125 - SiaKitabı okudu
Öylece bakar dururum o uzakta tek tek ışıkları yanan fakir mahallelerinin solgun suratlı, hastalıklı evlerine. Sonra kafamı çeviririm karanlık gökyüzüne, üzgün. Aslında ne adi bir duygudur ne aşağılık bir davranıştır başkalarının durumuna sahtekârca üzülüp de kendi haline şükretmek. ..Gizliden gizliye duyulan ne mahrem ne bencil ne utanmaz ne iğrenç bir hazdır bu anlatamam size. Ama ben de böyle bencil ve bu kadar aşağılık olabilirim bazen.
Mutluluk belki de hiç bilmemekti. Karanlıktı yani... Ne kadar az bilirsek o kadar mutluyuz aslında. Ne kadar bir tarafımız eksik, ne kadar yarımsa o kadar çok oluyoruz belki de. Belki de zenginleştirik sanırken fakirleşiyoruz, kazandıkça kaybediyoruz. Ve bildikçe yalnızlaşıyoruz. Okudukça öğrendikçe daha az, daha az oluyoruz. Genelden, çoğunlukta uzaklaşıyoruz. Azınlık oluyoruz, daha yerel kalıyoruz, kamuya mal olamıyoruz.
İnsan aslında ne kadar az görürse o kadar az korkuyordu. Ne kadar az bilirsek o kadar az tehlike vardı.
Reklam
Zaman sessiz bir cami avlusunun şadırvanında su sesiydi, sabah serinliğinde istasyona giren trenin yataklı vagonlarından bakan uykulu yüzlerdi, rakkası köpük bir duvar saati ya da eski bir sünnet düğününden hatıra kalan zembereği boşalmış kör bir kol saatiydi zaman.
Şu koca dünya sahnesinde iki perdelik bir oyunun oyuncularıyız hepimiz. Galası zafer haftaları, Anadolu turneleri falan olmayan basit bir oyunun oyuncularıyız üstelik. Öyle süslü, uzun tiratlara, girift bir kurguya, zengin kostümlere gerek duyulmadan yazılmış, sade dekorlu bir oyun bu.
İnsan kendisinin doktordur, öğretmenidir, dostudur, düşmanıdır, şudur budur derler ama bir şeyi çoğu kez es geçerler. Bunların hepsinden daha çok kendisinin soytarısıdır insan. Kendini yine en iyi insanın kendisi eğlendirir.
Bir an olsun düşünmeden durabilsek zamanda bizimle beraber durur, her şey yok olurdu. Dünya, güneş, galaksiler, yıldızlar, sen, ben, bütün evren... Suphi
Reklam
İnsan kendisinin doktorudur, öğretmenidir, dostudur, düşmanıdır şudur budur derler ama bir şeyi çoğu kez es geçerler. Bunların hepsinden daha çok kendisinin soytarısıdır insan. Kendini yine en iyi insanın kendisi eğlendirir.
Artık her şey o kadar otomatikleşti, dünya o kadar dijital oldu ki benim gibi analog birinin bütün bu yeniliklere ayak uydurmasının çok kolay olmayacağını düşünüyorum. Kendimi yeni dünya karşısında fazlasıyla romantik ve demode buluyorum.
Sayfa 74 - Doğan Kitap 1.BasımKitabı okudu
Ağır işlerde çalışan ellerin nasır tutması gibi hayatın zorlukları insanların duygularını da sertleştirip meşin gibi kaskatı yapıyor.
Sayfa 38 - Doğan Kitap 1.BasımKitabı okudu
Başının tam tepesinde bir yerde hiç saç yoktu. Belli ki saçkıran, ama küçük bir çocukken seni uykuda şeytan öptü demişler, kandırmışlar. Bu yüzden hâlâ karanlıkta yalnız kalmaktan hoşlanmaz.
Sayfa 34 - Doğan Kitap 1.BasımKitabı okudu
Zaten nereye baksanız hüzün ve huzur vardı. Bunlar birbirilerinden hiç ayrılmaz ama çok da birbirilerine yanaşmadan hayatın temelinde dururlardı.
Sayfa 25 - Doğan Kitap 1.BasımKitabı okudu
112 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.