İlk romanı İsrafil'in Kanatları, 2007 yılında yayımlanan Hakan Yaman, Fotoğraftaki Kadın adlı romanıyla 2009 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanmıştır.
Hakan Yaman, 1963 yılında Kuzguncuk, İstanbul'da doğdu. 1988'de Marmara Üniversitesi, Yabancı Diller İngilizce bölümünü bitirdi.
İlk romanı İsrafil'in Kanatları, 2007 yılında yayımlandı. Roman, yabancı dile çevrilmemesine karşın Türkiye’de olduğu kadar yurtdışında da ses getirdi. İtalyan gazeteci Orsola Casagrande ile yaptığı söyleşi İl Manifesto gazetesinde yayımlandı.
Bir yıl sonra çıkan Fotoğraftaki Kadın adlı romanıyla 2009 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandı.
19. yüzyılda İzmir'in Levanten dünyasında geçen bir aşk ve ihanet öyküsünü kaleme aldığı Güz Kokulu Günahlar, 2011’de yayımlandı.
Bir romancının itiraflarıyla şekillenen romanı Romancı, Mart 2014’te yayımlandı, temmuz ayında PEN Türkiye tarafından Ayın Kitabı seçildi. Hakan Yaman aynı yıl, Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü adayı olarak finale kaldı.
Beşinci romanı Huş Ağaçlarının Sessizliği, SİA Kitap tarafından Ocak 2020’de yayımlandı.
İçinde kâinatın tüm sırlarının saklı olduğu düşünülen esrarengiz bir kitabın, Türkiye’nin çalkantılı 50’li yıllarıyla 1700’lerde, Sultan I. Mahmud dönemi arasında gidip gelen hikâyesi üzerinden din, mezhep ve etnik ayrımcılık gibi önemli sorunlara yer verdiği ilk romanı İsrafil’in Kanatları aynı yılın Temmuz ayında SİA Kitap tarafından yeniden yayımlandı.
Hakan Yaman’ın Güz Kokulu Günahlar romanı, Ocak 2021’de Bulgaristan’ın Aviana Yayınevi tarafından Bulgarca yayımlandı.
Yaman'a 2009 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü getiren Fotoğraftaki Kadın romanı Nisan 2021'de SİA Kitap tarafından yeniden yayımlandı.
Hakan Yaman, PEN Türkiye Yazarlar Derneği üyesidir.
İnsan kendisinin doktorudur, öğretmenidir, dostudur, düşmanıdır, şudur budur derler ama bir şeyi çoğu kez es geçerler.Bunların hepsinden daha çok kendisinin soytarısıdır insan. Kendini yine en iyi kendisi eğlendirir.
Duyularını kullanan kişiler, ağacın ayrıntılarına odaklanırken, sezgileri güçlü olanlar bütün bir ormanı görebilirler. Sezgi kişilerini sıkmanın en kolay yolu ayrıntıları ve bilgileri önlerine yığıp bütün gün onlarla uğraşmalarını istemektir. Duyu kişilerini ise en çok eğilimlerden konuşup ayrıntıları ve rakamları atlamak sinirlendirir...
Kitap Dünyam Serkan Hoca'nın telegram okuma ekibi ile keyifle okuduk. 2009 Yunus Nadi Roman Ödülü ile taçlandırılan kitap size güzel bir okuma serüveni sunacaktır.
Kitabın en sevdiğim yanı şiirsel ve duru dili. Adeta iki arkadaş oturup kendi aralarında hasbihal eder tarzda yazılan kitabın
Kişisel gelişim kitabı olmaqla yanaşı, insanın gələcək həyat tərzini necə planlamaq gərəkdiyini öyrədir. Ahmet Şerif'in kitablarında diqqətimi çəkən bir noans real həyat hekayələrinə baş vurmaqla oxucunu motivasiya edir. Bəzi yazıçılar kimi "toz-pembe" hekayələr danışmır, ya da xəyallar qurdurmur. Müxtəlif yazarların əsərlərindən nümunələr gətirməklə oxucusunu hərtərəfli tatmin etməyə çalışır. Sadəcə sevmədiyim bir cəhət odur ki, yazıçının kitablarında eyni süjet sanki təkrarlanır. Kitabın adı fərqli olsa belə, sonunda nəticə olaraq əldə etdiyimiz fikir bütün kitablarda sanki eynidir. Oxuduğum bu kitabda Ahmet Şerif iş həyatına başlayan zaman nələrə diqqət göstərmək lazım gəldiyini öyrədir. Ve onu çox düzgün vurğulayır ki, hər bir insan nəyə qadir ola biləcəyini çox yaxşı bilməlidir ki, sonradan xəyal qırıqlığına uğramasın... Kitabda son olaraq bu nəticəyə gəldim: Əsas o deyil ki, hər kəs varlı olsun, əsas olan hamının xoşbəxt olmasıdır. Bəlkə bizlər nazir, deputat, polis ola bilmərik, amma aşpaz, dərzi, bərbərlik sahəsində öz "brendimizi" yarada bilərik.
Kitap Dünyam ile #güncelikeşfetekstra maratonumuzun mayıs kitabıydı... Benim ve birçok arkadaşımız için bir keşifti yazar ve kitabı...
.
Kitabın ana karakteri Suphi çevresinde gelişiyor olaylar... Merak saldığı fotoğrafçılık hayatında büyük bir meşgale haline geliyor Suphi'nin... Tabii bir de definecilik durumu var... Dayısı Şahbender'in ısrarıyla geze geze göre göre define avına da başlayacaktır... Ve işte böyle bir keşif zamanında objektifine bir kadın takılıyor... Ve o onu aramaya başlıyoruz...
.
Kitapların en sevdiğim yanı belki de hiç tanımayacağımız kişileri, şahit olamayacağımız hayatları bize sunuyor olması... Kişilerin psikolojik durumlarını, neyi neden yaptığını, etkisi altında kaldığı kişileri, olayları herkesten sakladığı iç sesiyle öğreniyor olmak, yaşadıklarıyla bağdaştırmak... Kitap okumak önyargıyı azaltıyor çünkü nedenlerini de bize sunuyor olayların ya da anlamamızı sağlıyor...
.
Fotoğraftaki Kadın'da özellikle sevdiğim kısım yazarın anlatım şekliydi... 1. Disk, 2. Disk şeklinde ayrılan ana bölümlerin mantığı 1. Disk sonunda anlaşılıyor... Çok hoştu... Ve bir de İstanbul... Kitapta geçen yerlerde okudum kitabı... Harika oldu...
.
Anlatımı sade, anlaşılır bir kitap ve su gibi akıp gidiyor... Şahbender dayı ise kitabın renkli siması... Sadece merak unsuru olan durum çabuk anlaşılıyor... Belki o kısımda ters köşe beklemiş olabilirim. Ve ayrıca Metin Erksan'ın Sevmek Zamanı filmini hatırlattı okuma esnasında...
.
Okuması keyifli bir kitaptı ve ben keşfetmiş olduğunuza memnun kaldım...