Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gaspıralı İsmail

Necip Hablemitoğlu

Sayfa Sayısına Göre Gaspıralı İsmail Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Gaspıralı İsmail sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Gaspıralı İsmail kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Esaretin artık insanlar tarafından "vahşet" olarak nitelendirildiği XIX. yy .da, "Milletler Zindanı" Çarlık Rusyası'nda yaşayan 30 milyon Türk; geriliğin, cehalet ve sefaletin kucağında, dünyadan hatta birbirinden habersiz hale getirilmiş olarak bedbaht ve ESİR olarak yaşatılıyordu.
Sayfa 7 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
İki asır evveline kadar, Altmordu ve daha sonra da Kırım Hanlığı'na vergi vererek yaşayan dağınık Rus boyları; XIX. yy. ortalarına doğru sistemli bir şekilde genişlemiş, hemen hemen bütün Orta Asya'da yaşayan Türk topluluklarını hakimiyeti altına alarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun kapılarına kadar dayanmıştı. Rus Fütuhatı tarihi dikkatle incelenecek olursa başlıca iki devre göze çarpar. Korkunç İvan'dan, Deli Petro'ya kadar olan birinci devrede Rus fütuhatı Türk düşmanlığının yanı sıra ekonomik sebeplere dayanmaktadır: Türkler'e vergi vermekten kurtulmak, gerekirse zengin Türk yurtlarını ele geçirerek içinde bulundukları vahşi hayat ortamından, medeni bir hayat seviyesine ulaşmak gibi sebepler hep bu devrin başlıca kaynaklarından olmuştu.
Sayfa 7 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Esaretin artık insanlar tarafindan vahset olarak nitelendirildiği XIX yy.da, Milletler Zindani Carlık Rusya'sında yaşayan 30 milyon Türk, geriliğin, cehalet ve sefaletin kucağında, dünyadan hatta birbirinden habersiz hale getirilmiş olarak bedbaht ve ESİR olarak yaşatılıyordu...
Sayfa 7 - Pozitif yayıneviKitabı okudu
İki asır evveline kadar, Altnordu ve daha sonra da Kırım Hanlığı'na vergi vererek yaşayan dağınık Rus boyları; XIX. yy. ortalarına doğru sistemli bir şekilde genişlemiş, hemen hemen bütün Orta Asya'da yaşayan Türk topluluklarını hakimiyeti altına alarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun kapılarına kadar dayanmıştı.
Çarlık Rusyası'nın üçüncü ve "sıcak denizlere inme" ülküsü karşısında Ruslar'ın en büyük engeli olan unsur; Rusya Türkleri'dir. Rusya'da yaşayan Türkler, her ne kadar sefalet ve geriliğin içindelerse de; milli benliklerinden, dinî inançlarından kısacası manevi değerlerinden hiçbir şey kaybetmemişlerdi. Çar'lar ve hükümetleri, Rusya'nın bu sosyal durumunu daima göz önüne alarak, Türkler'le ilgili bütün faaliyetlerinde; Türkler'in manevi değerlerini tahrip etme yolunu takip etmişlerdir.
Sayfa 8 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
Çar ve hükümetlerinin bu sosyal durum ve gittikçe gerileyen Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması yolunda takip ettikleri taktik ve stratejinin ilk merhalesi: Rusya'da yaşayan ve her an bir ayaklanmaya hazır olan Türkler'i tesirsiz ve zararsız hale getirmek olmuştur. İşte bu noktadan hareketle Korkunç İvan'ın Kazan ve Astrahan'da katlettiği 200 bin Türk'le başlayan topyekûn imha hareketi, Kırım'ı istila eden General Potemkin'in katlettiği 30 bin, "Türkistan celladı" General Kopartkin'in ve diğerlerinin katlettikleri yüzbinlerce Türk'le devam etmiş, milyonlarca Türk'ün hayatına mal olacak şekilde gelişmiştir.
Sayfa 9 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Rus Çarları ve hükümetleri, Rusya Türkleri'ni sık sık tekrarladıkları topyekûn sürgü ve katliamlarla ortadan kaldıramayacaklarını anladıklarında, taktik değiştirerek Türkler'e karşı daha sinsi bir siyaset, takip etmeye başlamışlardı. Kısaca "Parçala Yut" şeklinde sembolize edilebilen bu siyaset neticesi, Türk Milletinden yüzlerce halk (!) türetildi. Türk milleti; "Kazak, Azeri, Türkmen, Başkırt, Tatar, Kırgız, Tacik, Yakut, Öz­bek, Karakalpak vs..." adlarını taşıyan halklara (!) dönüştürüldüler. Çarlar ve hükümetleri bu kadarla da yetinmediler. Halk halk ayırdıkları Türk Milletinin boylarını; kendi mahalli lehçe ve edebiyatlarını işlemelerini ve geliştirmelerini önleyecek bütün tedbirleri aldılar. Mahalli dil ve edebiyatı geliştirmek (!) maksadı ile hareket ederek, en küçük Türk lehçelerine dahi vakıf olan hususi misyonerler yetiştirerek Türk diline; Rusça kelime ve dil kurallarım bunların yardımı ile sokmak istediler.
Sayfa 10 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
Rus Carları ve hükümetleri, Rusya Türklerini sık sık tekrarladıkları topyekůn sürgün ve katiamlarla ortadan kaldıramayacaklarını anladıklarında, taktik değiştirerek Türklere karşı daha sinsi bir siyaset takip etmeye başlamışlardı. Kısaca "Parçala Yut" şeklinde sembolize edilebilen bu siyaset neticesi, Türk Milletinden yüzlerce halk türetildi Türk milleti; Kazak, Azeri, Türkmen, Başkırt, Tatar, Kirgız, Tacik, Yakut, Özbek Karakalpak VS.adlarını taşıyan halklara dönüştürüldüler. Carlar ve hükümetleri bu kadarla da yetinmediler. Halk halk ayırdıkları Türk Milletinin boylarını; kendi mahalli lehçe ve edebiyatlarını işlemelerini ve geliştirmelerini önleyecek bütün tedbirleri aldılar. Mahalli dil ve edebiyatı geliştirmek maksadı ile hareket ederek en küçük Türk lehçelerine dahi vakıf olan hususi misyonerler yetiştirerek Türk diline; Rusça kelime ve dil kurallarını bunlarin yardımı ile sokmak istediler
Sayfa 10 - Pozitif yayıneviKitabı okudu
İlminski'ye göre: Arap alfabesi kullanılırken Türk lehçeleri arasındaki ayrılık göze çarpmıyordu. Bu bakımdan Arap alfa­besi birleştirici bir özelliği sahipti. Halbuki Rus alfabesi fonotik yazıya yakın olduğundan en küçük ayrılıkları dahi göstermek­teydi. Bu noktadan hareketle Türk dili mümkün olduğu kadar küçük lehçelere bölünmeli, bu küçük lehçelere de Rusça keli­me ve dil kuralları sokularak bunların birer bağımsız dil haline gelmeleri sağlanmalıydı. Böylece Rusya'da yaşayan Türkler'in Rus kültürünün potasında kolayca eriyerek, Ruslaşmaları mümkün olabilecekti.
Ruslaştırma
İlminski'ye göre: Arap alfabesi kullanılırken Türk lehçeleri arasındaki ayrılık göze çarpmıyordu. Bu bakımdan Arap alfabesi birleştirici bir özelliği sahipti. Halbuki Rus alfabesi fonotik yazıya yakın olduğundan en küçük ayrılıkları dahi göstermekteydi. Bu noktadan hareketle Türk dili mümkün olduğu kadarküçük lehçelere bölünmeli, bu küçük lehçelere de Rusça kelime ve dil kuralları sokularak bunların birer bağımsız dil haline gelmeleri sağlanmalıydı. Böylece Rusya'da yaşayan Türkler'in Rus kültürünün potasında kolayca eriyerek, Ruslaşmaları mümkün olabilecekti. İlminski'nin Rus dilini ve kültürünü Rus olmayan halk arasında yayma metodunun pratik olarak tatbik kabiliyetinde olduğu sonradan Sovyet hükümetinin onun sisteminin esas prensiplerini adapte etmesiyle sabit olmuştur. Sovyetler Rus olmayanların okullarında İlminski'nin programının esaslarını ve onun alfabesini kabul etmiştir.
Sayfa 11 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İlminski ve diğer Rus misyonerleri, Ortaasya'nın Türk lehçelerinden en işlenmişi ve zengini olan Kazan lehçesinden, mahalli edebiyatları olmadığının yanı sıra hiçbir edebi ürünü dahi bulunmayan Başkırt ve Kırgız lehçelerini ayırmak yolunda çok mücadele etmişlerdir. İlminski'nin ve diğer Rus misyonerlerinin propagandasına kapılanlar da olmuştur. Bunlardan bir "Kazak" milleti yaratmaya çalışan İbrahim Altunsarın, "Başkırt" milleti yaratmaya çalışan Dr. Kulayef, v.s. hep İlminski'nin sinsi politikasında maşa olmaktan öteye gidememişlerdir. İlminski ve diğer Rus misyonerlerinin yanı sıra maşa olarak kullandıkları Türkler'in de çalışmaları sonucu Bolşevik ihtilalinden sonra Başkırt Türkleri; hep bu propagandanın sonucu ayrılık çıkarmışlar, Kazan Türkleri ile birleşik bir cumhuriyet kurmaktan kaçınmışlardır. Bunun sonucu olarak kendi birliklerini koruyamadıkları gibi Îdil-Ural ve İç Sibirya Türkleri'nin tekrar Rus hakimiyeti altına girmesine yardım etmişlerdir. Görüldüğü gibi İlminski'nin faaliyetleri ürünlerini uzun bir müddet sonra vermiştir.
Sayfa 12 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
Rusya Türkleri, erimekten, Ruslaşmaktan kurtulmuşlardır. Her şeye rağmen Rusya Türkleri'nin, bugünkü mevcudiyetlerini, bu dar görüşlü softalara değil, hayatlarının sonuna kadar Rusya Türkleri'nin kurtuluşu için mücadele eden sayılı birkaç Türkçü evladına borçlu olduğunu unutmamak gerekir.
Sayfa 13 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
Rusya Türkleri; çocuklarım, Türk okullarında Rus kültür ve terbiyesini veren hoca olarak görmektense; cehaleti ve sefaleti perçinlemekten başka elinden bir şey gelmeyen hoca olmalarını tercih ederek medreselere gönderdiler. Rusya Türkleri'nin bu kararlı tutumu; her türlü yokluk ve sefalete rağmen milli benliklerini her şeyden üstün tuttuklarına dair önemli bir belgedir.
Sayfa 13 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
Bilhassa XIX. yy.ın ikinci yarısında Rusya'da Türk MilliKurtuluş ve Türk Kültür hareketlerinin en önemli liderleri, Şeyh Bahaeddin İşan, Kazanlı Bahaeddin Mercanî, Hüseyin Feyzhanî, Abdülkayyum Nasırî, Haşan Bey Zerdabî gibi aydın Türkler'di. Bunlardan Bahaeddin îşan, Rusya Türkleri arasında pek çok taraftar ve müridi olan Veysi Tarikatının şeyhi idi.
Sayfa 13 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
253 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.