Genç Müslümana Modern Dünya Rehberi

Seyyid Hüseyin Nasr

Genç Müslümana Modern Dünya Rehberi Gönderileri

Genç Müslümana Modern Dünya Rehberi kitaplarını, Genç Müslümana Modern Dünya Rehberi sözleri ve alıntılarını, Genç Müslümana Modern Dünya Rehberi yazarlarını, Genç Müslümana Modern Dünya Rehberi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslâmî bilim, yani Müslümanlar tarafından ikinci İslâm asrından itibaren geliştirilen bilimler, İslâm medeniyetinin en büyük başarılarından biridir. Tabiatın din temelli bir evrenle ilişkisinin araştırılmasını temsil eden İslâmî bilim olmasaydı, Ortaçağ, Rönesans ve daha sonraki Batı biliminin gelişmesi mümkün olmayacaktı. İslâm medeniyeti İslâm’ın ikinci asrından dokuzuncu asrına kadar yaklaşık yedi yüz yıllık bir devir boyunca bilim sahasında bütün medeniyetlerin en üretkeni olmuş ve İslâmî bilim tıptan astronomiye kadar her sahada en ileri faaliyetleri gerçekleştirmiştir.
Sayfa 105
İslâm’ın, sadece insanın nasıl yaşaması gerektiğini belirten bir ilâhî kanundan ibaret değil, aynı zamanda insana düşüncesinde kılavuzluk eden büyük bir düşünce geleceği olduğunu idrâk etmek çok önemlidir. İslâm on dört asır boyunca dünya medeniyetleri arasında en zengin düşünce geleneklerinden birini kurmuştur. Dahası, bütün bu düşünce ekolleri, her ne kadar zaman zaman birbiriyle çatışmış olsalar da, daima temellerini Kur’ân’a, hadise ve tevhîd akîdesine dayamışlar; herbiri vahiy gerçeğinin ve şeriatın öneminin farkında olmuşlardır. Dolayısıyla bunlar, modern medeniyetin sekülarizm, hümanizm ve hakîkat hakkında vahiy dışı felsefî ve bilimsel iddialarıyla ortaya koyduğu meydan okumaya karşı genç Müslümanlara hazine değerinde araçlar temin eder. Bu düşünce geleceğinin yardımıyla İslâm’ın dinî ve entelektüel bütünlüğü muhafaza edilebilir.
Sayfa 104
Reklam
Sadreddîn Şirâzî, Kur’ân, hadis ve İslâm’ın ilk dinî otoritelerinin söylemlerinin yanı sıra meşşâî felsefesine, İşrâkiyye mektebine, sünnî ve şii kelamlarına ve mârifet (yahut gnosis) mektebine dayanarak sonradan müteal teosofi (hikmet-i müteal) olarak adlandırılacak olan büyük sentezi kurdu. Molla Sadrâ insanın bilgiye ulaşması için açık olan üç kaynak olduğuna inanırdı. Bunlar; vahy, akıl ve iç hissediş yani keşf idi. Buradan hareketle insanın bu üç kaynağın herbirinden öğrenebileceklerini harmozine edecek “hikmet”i tarif etmene çalıştı.
Sayfa 102
İsfahan mektebinin en önemli ve etkileyici üyesi, Mîr Dâmad’ın talebesi Sadreddîn Şirâzî yahut talebelerince kullanılan adıyla Molla Sadrâ idi. Molla Sadrâ bir yerde İslâmî felsefe düşüncesinin dokuz yüz yılının bir özetini ve muhtelif İslâmî felsefe ve teoloji mekteplerinin nihaî sentezini temsil eder.
Sayfa 102
İsfahan mektebi, şair, teolog ve filozof olan ve İbn-i Sînâ ile Suhreverdî’nin öğretilerini birleştirmeye çalışan Mîr Dâmad tarafından kuruldu. Mîr Dâmad özellikle “zaman”ın mânâsı ile ilgileniyordu ve Tanrı’nın ezelî ve ebedî varlığı ile âlemin yaratılışı arasındaki ikişkiye dair zor mesele üzerinde çalışıyordu. Bu gayretinde meseleye; “Tanrı ol der ve oluverir.” şeklindeki Kur’ân öğretisi ve Tanrı’nın Hâlık oluşu, hiçbir şeyin onun tabiatını değiştiremeyeceği ve her zaman yaratma hâlinde olduğu -zira aksi olsa El-Hâlık, yani Yaratıcı ism-i ilahîsi Tanrı’ya izafe edilemezdi- zâviyelerinden yaklaştı. En meşhur eseri olan El-Kabasât’ta (Kıvılcımlar) zaman tasavvuru ve âlemin yaratılışına dair öğretilerini tafsilatıyla anlattı.
Sayfa 102
Ebu’l-Hasan el-Eşârî İslâm’ın ilk devirlerinin en önemli mütefekkirlerinden biridir. Kendi anlatımına göre bir rüyasında Peygamber ona görünmüş ve yolunu değiştirmesini, Mûtezile mezhebini terk ederek; Kur’ân’ın yaratılmış olduğunu savunan Mûtezilî tezlere karşı Kur’ân’ın ezelî ve ebedî olduğunu ve Mûtezile’nin çok fazla ehemmiyet verdiği hür irâdeye, yani ihtiyara karşı her şeye hâkim olan ve ihtiyarın da üzerinde olan, kâdir-i mutlak ALLÂH İrâdesi akîdesini öğretmene başlamasını emretmiştir.
Sayfa 90
Reklam
264 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.