Genç Werther'in saplantılı aşkını konu olan Goethe romanı.
Duygusuz biri değilim ama Werther'in acılarıyla hemhal olamadım.
Werther çok takıntılı ve oldukça kibirli biri.
Kitapta olayları sadece Werther'in bakış açısından biliyoruz.
Charlotte ve Albert da var. Onları da dinlemek isterdim.
Tabi bu durum benim ruh halimle de alakalı olabilir.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nu okuduğumda çok etkilenmiştim.
Bu kitapta ise son bölüm hariç pek duygulanamadım.
Werther bile bile acı çeken biri. Hem suçlu hem güçlü.
Amiyane tabirle dağdan gelmiş bağdaki üzümü yiyemedim diye dert yanıyor.
Albet çok kötü biri mi?
Charlotte senin çocukluk arkadaşın mı? Ahbabın mı? Dostun mu?
Charlotte ile samimiyetin nereden geliyor?
Charlotte'un Albert ile olan ilişkisini bildiğin halde neden araya girmeye çalışıyorsun?
Seven insan, gerçekten seven insan, sevdiğini üzmek istemez. Sevdiği için gerekirse tüm acısını içine gömüp sevdiğinden vazgeçer.
Werther'in arkadaşı olsaydım, "Kardeşim bak okumuşsun etmişsin, aciz biri değilsin, hiç sana yakışıyor mu? Bu ne gereksiz hüzün, bu ne gereksiz keder" derdim.
İnsanın böyle zamanlarda yol gösterici bir dosta ihtiyacı oluyor.
Gerçi klavuzluk eden kişinin karga olmamasına dikkat etmek gerek.