Gençlik Düşü kitaplarını, Gençlik Düşü sözleri ve alıntılarını, Gençlik Düşü yazarlarını, Gençlik Düşü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beklediğim gelecekteydi. Geleceğin çağrısı, bana vaat ettikleri ile doluydum. Belki buydu yıkım, bir geleceğin olmadığını, şimdiye kadar yaşadığımdan farklı bir şeyin beni beklemediğini ta içimde duymamdı.
"Birinin var olmasından, ister bir zamanlar yaşamış olsun, isterse hâlâ hayatta olsun, yalnızca var olmasından, bu dünyaya gelmiş olmasından sevinç duymak... gerçek, bulanmamış sevginin göstergesi bu olabilir miydi?"
'Önümde yürüyen erkeğin koluna girmiş genç kadın çocukların yanından geçerken, herhalde onların bu hali hoşuna gitmiş olacak ki, küçüğün çıplak kafasını okşadı, büyüğüne dönüp tatlılıkla, ''Kardeşinin elinden mi tutuyorsun?'' dedi. Çocuklar kafalarını kaldırıp ürkekçe baktılar, sonra hemen başlarını yeniden önlerine döndürdüler. Bana büyük küçüğün eline daha sıkı tutmaya başlamış gibi geldi. Ne bir anneyle çocuğunun, ne de iki sevgilinin el ele tutuşmasına benziyordu bu, benzersiz, insanın içine işleyen bir şey vardı bunda. İşte dünyada tek başlarına, geri kalan herkese sanki onları ayırmak için varmışlarcasına kuşkuyla, tedirginlikle bakarak yalnız iki kardeş yürüyor. Eğer dünya onları ayırmaya kalksa bu el ele tutuşmaktan başka yapabileceklerihiçbir şeyleri yok. Ama nasıl da güçlü bir el ele tutuşma bu, şimdiden sonsuza kadar varolmayacak mı?'
'Kadın bir yandan bana yavaş yavaş inşa ettiğim hapishanemin -ne de olsa kişi kendi hapishanesinin mimarıdır- aradığım kusursuz gardiyanıymış gibi geliyordu. Bir yandan da bana bir çıkış, bu hapishaneden kurtulmanın tek yoluymuş gibi görünüyordu.'
İki günlük hastalık dönemimde okumuş olmaktan kaynaklı ruhumu daraltmış olması dışında pek güzel bir kitap. Ruhumu daraltmış olması da zaten metnin vuruculuğundan ve anlatılmak istenenin nitelikli bir şekilde anlatılmasından kaynaklanıyor; gerçi kitabın yazarı 'anlatılmak istenen' kısmına 'ben herhangi bir şey anlatmaya
Bir yaprağın dış yüzeyi sımsıkı, yeşil, göz alıcı, parlak bir örgü gibidir. Sonra bakış ya da dokunuş-yeterince ileri gidilmişse bakışın dokunuş ya da dokunuşun bakış gibi olduğu bir yer vardır kılcal damarları, örgüyü oluşturan sayısız çizgileri fark eder. Sonra ne vardır peki? Sonra çizgilerin kesintileri vardır, yaprağın gözenekleri, boşlukları vardır. Öyle ki sanki yaprak bu gözeneklerden, boşluklardan örülmüş gibidir asıl, sanki boşluktan oluşmuş olağanüstü yeşil bir yüzeydır bu
Birinin var olmasından, ister bir zamanlar yaşamış olsun, isterse hâlâ hayatta olsun, yalnızca var olmasından, bu dünyaya gelmiş olmasından sevinç duymak... gerçek, bulanmamış sevginin göstergesi bu olabilir miydi?
İçine girdiğin gövdenin bir uçuruma dönüştüğünü hissediyorsun. Anlamıyor, telaşa kapılıyorsun. Kendine soruyorsun. Dokunduğum, elimin altında oylumlarını hissettiğim bu yumuşaklık nasıl olur da kendisinin bir yokluğu gibi belirir? Tutunmaya, hissetmeye, kavramaya çalıştığım bu kırılganlık nasıl olur da altımda yok olur, nasıl dipsiz bir karanlığa dönüşür? Bana gün ışığının bir parçasıymış gibi pırıltılarla gelen bu bal rengi gövde nasıl beni kör edici bir ışık yokluğunun derinliğine çeker?
Düşünüyorum, bugün bu dünyada bir yer bulamayıp gezinip duranlar, tüm o göçenler, kıtaları aşmak için yola koyulanlar, şu hiçbir yerde duramayıp öteye beriye kendini vuranlar, bir yerde kalmak, yerleşmek isteyip de vardıkları yerlerden ertesi günü kaçarcasına ayrılanlar, bütün o gezmek istemeyen gezginler, aldıkları yolları bir yük gibi taşıyanlar, evsiz barksızlar, yeri yurdu olmayanlar artık yerleşmek, yaşamak için değil, henüz farkına varmamış olsalar da ölmek için bir yer arıyorlardır belki.