Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Politik Ontolojinin Yok Merkezi

Gıdıklanan Özne

Slavoj Zizek

Gıdıklanan Özne Gönderileri

Gıdıklanan Özne kitaplarını, Gıdıklanan Özne sözleri ve alıntılarını, Gıdıklanan Özne yazarlarını, Gıdıklanan Özne yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mazoşistik kandırmacaya dair güzel bir Lacancı örnek istersek, kralın aptal olduğunu açıkça söyleyen herkesin kafasının kesildiği bir ülkede yaşayan vatandaşta buluruz: Eğer bu özne/tabi rüyasında kafasının kesildiğini görecek olursa, bu rüyanın herhangi bir ölüm isteğiyle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur, sadece kralın aptal olduğunu düşünüyordur, o kadar - ızdırabın sıkıntısı, kralın haysiyetine saldırmanın verdiği hazzı maskelemiştir...44 44 İlk kitabım hakkında yazdığı bir eleştiride Jean-Jacques Lecercle şöyle demişti: 'eğer o (Zizek) çağdaş felsefeyi bilmiyorsa ben de Ulan Bator piskoposuyum.' Şimdi bir an için, bana duyduğu bağlılıktan ötürü benim çağdaş felsefeye dair bilgilerimde ciddi eksikler olduğunu bir türlü kendi kendine itiraf edemeyen bir takipçim olduğunu düşünelim - eğer bu kişi Lecercle'i Ulan Bator piskoposu kıyafetleri içindeki haliyle düşünüyorsa, bu durum basitçe benim çağdaş felsefeye dair bilgimin hatalı olduğunu düşündüğü anlamına gelir.
Sosyo-ekonomik terimlerle düşündüğümüzde, Sermaye'nin çağımızın Gerçek'i olduğunu söyleyebiliriz. Bir başka deyişle, kendi kendisini dölleyip çoğalarak ilerlemekte olduğu o tek-benci doğrultusunun, günümüzün bizi bekleyen geleceğe dair o düşünümsellik-ötesi spekülasyonlarıyla zirveye ulaşmış Sermaye'nin, kendini katlaya katlaya genişleyen o delice döngüsüne dair Marx'ın betimlemelrini göz önüne aldığımızda, kendi yolunu insanlığa veya çevreye ilişkin duyarlılıkları umursamaksızın şaşmadan izlemekte olan bu kendinden-beslenen canavarın üzerimizde dolaşıp duran hayaletinin, aslında ideolojik bir soyutlamadan ibaret olduğunu iddia etmek, fazlasıyla basite indirgeyici bir tavırdır - bu soyutlamanın berisinde üretici kapasiteleri ve kaynaklarıyla Sermaye'yi temellendiren ve devasa bir parazit tarafından emiliyormuşcasına onu besleyen gerçek insanların ve doğal nesnelerin bulunduğunu asla unutmamak gerekir.
Reklam
Mevcut eleştirel enerji, gerçekte sanki sosyal imgelemin ufku, artık kapitalizmin nihai ortadan kalkışı fikriyle oynamamıza izin vermiyormuş gibi - çünkü eğer öyle söylenebilirse, herkes kapitalizmin 'kalıcı olarak burada' olduğunu zımnen kabul etmektedir -, kapitalist dünya-sisteminin temel homojenliği kültürel farklar adına gerçekleşen
Sayfa 266Kitabı okudu
Kadın arkadaşlarıyla beraber gittiği restoranda garsondan masa istemek için 'İki kişilik bir masa lütfen!' diyecekken 'İki kişilik bir yatak odası lütfen!' diyen adama dair Darien Leader'ın verdiği örneği hatırlıyorum. Burada o bildik Freudçu açıklamayı ('Tabii, aklı daha o anda, yemek sonrası için planladığı seks gecesindeydi!') ters-yüz etmeliyiz: Saklı cinsel fantezinin bu ani müdahalesi, aslında adam için seksten daha önemli olan oral dürtü karşısındaki savunma işlevi gören bir paravandır.45
45 Bkz. Darian Leader, Why Do Women Write More Letters Than They Post?, London: Faber & Faber 1996, s. 67-8.Kitabı okudu
Uzun vadede hepimiz, Muz Cumhuriyeti tişörtleri giymekle kalmayacağız - birer muz cumhuriyetinde yaşıyor olacağız.
Ansızın, dünya içinde sürüklendiğinizi düşünür, kendinizi mutlak bir 'ev' özlemine kapılmış olarak bulursunuz, ve diğer her şey, tüm gündelik tasalar önemlerini yitirirler...38 38 Daha da başka şekilde söyleyecek olursak, töz, yanlışlığın direnişine verilen addır; rasyonel öznel içgörü bize bir kavramın yanlış olduğunu, kendi yanlış-algılayışımızdan, 'körcesine batıl ön-yargılarımızdan' kaynaklandığını söylediğinde, bu kavram her şeye rağmen mevcudiyetini sürdürüyorsa, burada karşımızda bir töz var demektir.
Sayfa 254Kitabı okudu
Reklam
Alık ahmaktır - sözlerinin 'performatif gücü' (sosyal-siyasal etkisi) askıya alınmış olduğu için doğruyu söyleme izni olan bir mahkeme soytarısıdır. Düzenbazsa, gerçeği açıkça ortaya koymaktan çekinmeyen bir siniktir - sahtekarlığını alenen kabullenişini dürüstlük olarak satmaya çalışan bir sahtekar, sosyal düzeni korumak için gayrımeşru baskı gerektiğini açıkça itiraf eden bir alçaktır. Sosyalizmin çöküşünün ardından düzenbaz, her tür sosyal dayanışma biçimini üreticilikten yoksun bir duygusallığın eseri olarak acımasızca reddeden neo-muhafazakar bir serbest pazar avukatıdır; alık ise, mevcut düzeni 'tahrip etmeye' kilitlenmiş o gülünç işlem ve edimleriyle aslında söz konusu düzen için bir eklenti işlevi gören çok-kültürcü 'radikal' toplum eleştirmenidir.
Protestan kiliseleri etrafında toplanan ve Stasi terörüne kahramanca başkaldıran o onurlu Doğu Alman kiteleri, ansızın muz ve ucuz pornografi peşinde koşan vulgar tüketicilere dönüştüler; Havel'in ve diğer kültürel ikonların çağrılarıyla seferber olan medeni Çeklerse, yine ansızın, Batılı turistlerin peşinden koşan ucuz dolandırıcılara dönüştüler.
Özgül bir noktaya, yani tikel bir talebe ('Bu yeni vergiyi kaldırın! Mahkumlara adalet! Doğal kaynakları sömürmeyi bırakın!) kilitlenmiş o kalabalık protestoları (gösteri ve yürüyüşleri, grev ve boykotları) düşünelim: Peşinde koşulan o tikel talebin, Onlar'a, yani iktidarda olanlara karşı yürütülen küresel muhalefetin mecazi bir yoğunlaşması olarak işlemeye başladığı - böylelikle de mevcut protestonun, fiilen söz konusu taleple ilgili olmakla kalmayıp, bu tikel talepte yankılanmakta olan evrensel boyutu da beraberinde getirdiği an, mevcut durum siayasallaştırılmış olur. Tam da bu yüzden, protestonun hedefinde olan iktidardakiler kendilerine yöneltilmiş olan talebi basitçe kabul ettiklerinde, protestocular kendilerini genellikle bir şekilde kandırılmış gibi hissederler - sanki iktidardakiler, bu yolla onları hayal kırıklığına uğratmış, taleplerini kabul etme kisvesi altında protestonun ana hedefini ellerinden almışlardır. Siyaset-sonrası-siyaset,in hedeflediği şey işte tam da bu, yani tikel talepleri mecazi evrenselleşme sürecine katan edimlerin önüne geçmektir: Siyaset-sonrası-siyaset, tikel bir grubun genele dair talebini (şikayetlerini), kendi tikel içeriği olan belirli bir talebe indirgeyebilmek için uzmanlardan, sosyal işçilerden, vs. oluşan koca bir yapıyı harekete geçirir.
Japonya'da dokunulmayanların oluşturduğu kastın adı burakumin'dir. Bunlar, ölü bedenlere/ete dokunan insanlardır (kasaplar, deri-işçileri, mezar kazıcılar gibi) ve hatta kimi zaman eta ('pis') olarak anılırlar. Şimdi bile 'aydınlanmış' günümüz dünyasında bile, artık açıktan açığa hor görülmüyorlarsa da sessizce gözardı edilirler.
Sayfa 228Kitabı okudu
Reklam
Faşizmin kökenlerindeki ideolojik çelişki, organisizm ile mekanisizm arasındadır: Bir yanda o estetize korporatist-organik Sosyal Gövde vizyonu, öbür yanda ise İktidar kullanımının fiili 'mikro-pratikleri' düzeyindeki kalan son 'organik cemaat kalıntılarının (ailelerin, üniversitelerin, yerel öz-denetim geleneklerinin) aşırı 'teknolojizasyonu', biteviye toptan-seferberliği, yok-edilişi, baştan tümüyle savılışı...
Sayfa 224Kitabı okudu
Nazi stratejisi 'şeyleri, nihai düzeyde hiçbir şeyin değişmemesini sağlayacak şekilde bütünüyle değiştirmek' olmuştur.
Sayfa 167Kitabı okudu
Asıl kibir, öznellikteki hubris'in kabullenilişinin aslında tam da zıttı olan bir şeydir: Sahte tevazuda yatar - öznenin 'sadece' Küresel Kozmik Düzen adına konuşuyormuş ve hareket ediyormuş gibi yaptığı, kendisini yalnızca mütevazı bir maşa olarak sunduğu zaman ortaya çıkar.
Sayfa 160Kitabı okudu
Özneyi tanımlayan şey Olay'a sadakatidir: Özne Olay'dan sonra gelir ve kendi durumu içinde onun izlerini ayrımsadıkça kendini daim kılar.
Sayfa 157Kitabı okudu
Ölüm dürtüsü hiç de öyle hayat-dolu güdüler karşısında gelişen nihislistçe bir karşı çıkış değildir; tersine, uğruna her şeyi riske atabileceğimiz bir Neden'e (aşk, sant, bilgi veya siyaset) 'tutkuyla bağlanabilmemiz' için öncelikle hayatın o aptal kendinden-menkul ritmini kırıp aşmamızı sağlayan şey işte tam da Hiçlik'e yapılan bu göndermenin sahip olduğu biçimsel yapıdır.
Sayfa 137Kitabı okudu
179 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.