Gılgamış Destanı

Anonim

En Eski Gılgamış Destanı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Gılgamış Destanı sözleri ve alıntılarını, en eski Gılgamış Destanı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Güneş gökyüzünde durdukça tanrılar sonsuza dek yaşarlar. Ancak, insanın günleri sayılıdır. Onların ettikleri hep havadır. Sen daha buradayken ölümden korkuyorsun. Yiğit ruhundaki gücün sana yararı ne? Öyleyse, seni ben götüreyim de, ağzın bana: “İleri git! Korkma” diye çağırsın. Kendim ölürsem adımı yükseltirim, ‘Ejder yapılı Humbaba’nın düşmanı Gılgamış ölmüştür,’ derler.”
Sadık arkadaşı Engidu öldüğünde Gılgamış'ın ağıtıdır
Biz istediğimize kavuşmuş, dağlara tırmanmıştık. Gökyüzünün boğasını yakalamış, ve onu öldürmüştük. Kimsenin girmediği yere girmiş, Humbaba’yı yok etmiştik! Şimdi seni yakalayan bu uyku nedir? Sen karanlığa gömüldün. Beni dinlemiyorsun!”
Reklam
Ölüm Korkusu
“Kırlarda şuraya buraya koştuktan ve dolaştıktan sonra, Yerin altında başımı dayayıp bütün yıl uyuyacak mıyım? Hayır! Gözlerim güneşi görmek istiyor. Kendimi güneşin aydınlığına kandırmak istiyorum. Benim için karanlık, aydınlık kadar uzaktır. Fakat ölüm, ne zaman güneşin ışığını görebilmiştir?
Ölümden kurtuluş yok. O halde yapılması gereken;
Sen aradığın yaşamı bulamayacaksın. Tanrılar insanları yarattığı zaman, Onlar insanlara ölümü verip yaşamı kendi ellerinde tuttular. Ey Gılgamış! Karnın dolu olsun, gece gündüz kendini eğlendir! Her gün bir şenlik yap! Gece gündüz hora tepip oyna! Üstün temiz olsun. Başın yıkansın. Suyla yıkanmış ol! Elindeki küçüğe bak. Karın kucağında gününü görsün!”
Kızgın ölüm, insanı sinsi sinsi hep arkadan izler. Herhangi bir zamanda bir ev yaparız, Herhangi bir zamanda bir belge damgalarız. Herhangi bir zamanda kardeşler arasında miras pay ederler. Herhangi bir günde bu kardeşler arasında kavga çıkar. Herhangi bir günde ırmak taşar ve ülkeyi su basar. Balıkçıl kuşları ırmak boyunca uçarlar. Irmağın yüzü güneşin yüzüne bakar; Ama, eskiden beri hiçbir şeyde kararlılık görülmez. Çalınan da, ölen de birdir. Ölümün biçimi çizilmez!
Nuh tufanı ilk kez burada geçiyor. Kutsal kitaplardan çok önce.
Şurippaklı Ubar-Tutu’nun oğlu, Evi sök! Bir gemi yap! Serveti bırak! Yaşamı ara! Mülkten nefret et! Canını kurtar! Canlı yaratıkların her türünden geminin içine yükle! Yapacağın geminin her yanı uyumlu bir ölçüde olsun! Onun eni ve boyu bir ölçüde olsun! Yağmura karşı onun her yanına bir çatı kur.”
Reklam
İnsanoğlunun sayılıdır günleri, yapıp ettikleri bir yel esintisidir ancak.
"Yoo, hayır, evlenemem seninle, kocan olamam! Soğukta insanı ısıtmayan ocaksın sen, Rüzgarı tutmayan derme çatma kapısın, Savunucuların üstüne devrilen saray, Altında yatanı boğan bir yorgan, Götürenin üstünü kirleten zift, Taşıyanın üstünle boşalan su tulumu, Taş duvarı çatlatan kireç, Çökerten koçbaşı bir dost ülkeyi, Giyenin ayağını vuran çarık!"
Tanrılar insanoğlunu yarattıklarında yalnız ölüm oldu ona verdikleri, kendi ellerinde tuttular yaşamı! Karnın dolu olsun yeter Gılgamış, sen ona bak, gece gündüz eğlenmene bak, gününü gün et, keyif sür, çalgılarla gece gündüz gül oyna, hep güzel giysiler olsun üstünde, başın temiz olsun, bedenin yıkanmış olsun, elinden tutan yavruna bak, karın mutluluğu tatsın göğsünde, budur insanoğlunun tek yapacağı.
Güneşi gören gözler yok oluveriyor günün birinde! Uyuyanla ölü aynı şeydir; ölümün resmini çizen çıkmamıştır.
Sayfa 104Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.