Bazı metinlerde tanrı olarak kabul edilen Sümer Kralı'nın hikayeleri tarihe tanıklık etme noktasında, tarihteki ilk tam teşekküllü destan, muazzam olmakla beraber edebi olarak bana çok keyif vermedi, yer yer kopukluklar, eksiklikler tabii ki suçlu olmadığı için kızamayacağımız şeyler ama akıcılığı ciddi anlamda zedeliyor.
Gılgamış HikayeleriAnonim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019314 okunma
[İnsanlığın ilk tohumu] atıldığından [bu yana],
Güreş tutan adam (bile) sa-hir ağına yakalanır,
Gökteki kuş (bile) ağ düşmekten kurtulamaz,
Irmaktaki balık (bile) sudaki ağı göremez
Günümüzden binlerce yıl önceki bir zamanda kil tabletlere yazılmış olan bu metni, edebi bir eser gibi yorumlamak, onu bu zamanın bir kitabı ile mukayese etmek pek doğru olmayacağından kitaba bir puan vermeyi düşünmüyorum.
Gılgamış Hikayeleri kitabı, Gılgamış ve Agga, Gılgamış ile Enkidu ve Öte Dünya, Gılgamış ve Huwawa, Gılgamış ile Gök Boğası, Gılgamış’ın Ölümü ve Gılgamış’ın Mektubu olmak üzere 6 ana konudan oluşmaktadır. Kitap içerisinde yer alan metinler kil tabletlerden çözülebildiği kadar yada bulunabildiği kadarıyla bize aktarılmış olduğundan okunması zaman zaman zor, anlaşılması ise bazen imkansız olabiliyor.
Eserin içersinde kopukluklar, bazı bölümlerde anlamsız olaylar var. Eğer ilk önce
Gılgamış Destanı destanını okumamış ve bu olaylara çok daha uzak olsaydım, bu kadar bile anlamam, keyif almam mümkün olmazdı. Yine de varlığımdan 7000 bin önce kaleme alınmış bir metni okutmanın tarif edilemez bir çoşkusu var.
5. kısım olan Gılgamış’ın Ölümü özellikle en sevdiğim bölüm olduğunu söylemeden edemeyeceğim. 1, 2, 3 bölümleri için daha tutarlı ve okunması daha kolay olduğunu söyleye bilirim. 4, 5, 6 bölümler ise kaynakların eksikliğinden dolayı pek anlaşılır değil.
Kısaca
Gılgamış Destanı kitabını okumuş, bu zamandan görebileceğim başka bir kaynak yok mu diyenler için okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. O zamanı biraz tanıyınca çok güzel ama bilmeden alındığında anlaşılması oldukça zor diye düşünüyorum.
Gılgamış HikayeleriAnonim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019314 okunma
O zamanlarda, tek bir ağaç, tek bir halub ağacı, tek bir ağaç vardı,
Kutsal Fırat'ın kıyısında yetişen,
Fırat Nehri'nden su içen,
Güney rüzgarı, kökünden söktü, dallarını kopardı,
Fırat'ın suları aldı götürdü,