Önsözler aptalcadır halbuki, gereksizdir, hele çevirmenin önsözleri hiç çekilmez; hayranlık ifadeleri, malumatlar, bir sürü yarım yamalak yorum yapıp sonra da 'asıl yorumu okuyucuya bırakıyoruz'lar... Budala çevirmen-önsözcü cılız bir sesle, boğazını temizleyip "bakın, ben de buradayım, gönüllü ulak benim, ama önce ben de bir şey söyl..." diye-dursun, işini bilir okur onun üç-beş sayfasını atlayıp 'esas'a, 'saded'e, kitaba geçmiştir bile: "Yapacak hiçbir şey yok." Doğru, yok gerçekten.(Tuncay Birkan)
Godot'yu Beklerken, Samuel Beckett'in II. Dünya Savaşı'nın ardından yazmış olduğu oyunudur. Savaşın getirmiş olduğu yıkımlarla beraber varoluşsal sıkıntıları içeren bu eserde adeta zamana bir meydan okunur. Kitaptaki zaman algısı bize Bergsoncu zamanı anımsatır. ️"Bergson’un ‘süre’ olarak adlandırdığı zaman realitesi,