Grand Hotel Europa sanatı, Avrupa kültürünü ve kitle turizmini merkeze alan bir kurgu.
Bir kitap okudum ama dört kitap okumuş gibiyim:)
Ilja adlı yazar (kurmaca karakter) biten ilişkisinin ardından kitabını yazmak için Grand Hotel Europa’ya yerleşiyor. Hotel günleri, Thomas Mann’ın Büyülü Dağ’ındaki sanatoryumun bir çeşitlemesi. Hotel, Avrupa’yı sembolize ediyor. Geçmişe takılıp kalmış Avrupa’nın geçmişi satılığa çıkarması, geleceğin geçmişe yenilmesi irdeleniyor.
Ilja’nın ilişkisini anlattığı bölümler ise sanat tarihiyle ilgili bir gizem romanı gibi. Dan Brown’u anımsattı. Kız arkadaşının Caravaggio’nun son tablosuyla ilgili bir teorisi var ve bu tablonun peşine düşüyorlar. Ayrıca bir aşk hikayesi, aşkı da dahil edersem beş kitap oldu:)
Kitle turizmine dair bir aktivistin manifestosu. Venedik gibi bazı şehirlerin yok olma tehdidiyle mücadele etmeleri, yerel dokunun bozulması, insanların sosyal medya ile birlikte değişen tatil anlayışı, Avrupa’nın mülteci politikaları vs. bu iki hikayeyle birlikte kapsamlı bir şekilde ele alınıyor. Farklı kültürlerden birçok kısa hikaye de var.
Ve son olarak edebiyat üzerine bir kitap. Yazar kurmacada bu kitabı yazan bir karakter. Neyi nasıl yazacağını, bağlantıları, metaforları, mitolojik göndermeleri, kurmaca-gerçek ilişkisini, metinlerarasılığı vs. detaylı bir şekilde açıklamış. Bu bölümleri okurken okura hiç güvenmiyor Ilja dedim, haksız da sayılmaz:) Avrupa geleneğiyle birlikte edebiyat geleneği üzerine de düşünmeye davet ediyor.
