Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gurebahane-i Laklakan

Ahmet Haşim

En Eski Gurebahane-i Laklakan Sözleri ve Alıntıları

En Eski Gurebahane-i Laklakan sözleri ve alıntılarını, en eski Gurebahane-i Laklakan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeni Bina
Maziye ait şekillere fazla rağbetin şu ahlâkî fenalığı vardır ki yaşayanları hayatlarından zevk almaz bir hale getirdikten başka, gelecekten de ümidini keser. Arkaya baka baka, yere yuvarlanmaksızın, istenilen istikamette kaç adım gidilebilir? Ecdada hürmet, onları taklit etmekle değil, fakat azim, zekâ ve kabiliyette, onlardan hiç de aşağı olmadığımızı ve bize bıraktıkları şeref mirasını omzumuzda taşıyacak kuvvette olduğumuzu göstermekle mümkündür. Kasım veya Sinan’a hayran olmaktan başka yapacak bir hüneri olmayan bir mimar; Fuzulî, Bâkî veya Nedim’i taklit eden bir şair bu şanlı ecdat silsilesine torun olmaya lâyık değildir.
"-Hıristiyan mezarlığının ağır sükutunda hissedilen adeta düşmanlıktır. Halbuki sizin mezarlıklarınızın havasında her türlü maddi endişelerin gerginliğinden kurtulmuş bir gülümseme dolaşır. Müslüman mezarlığında insan her ölü için durup ağlamak ister, o kadar her ölü munis ve cana yakındır. Mezarlıkları­nızı şehirlerin ortasında kurmakta da haklısınız. Bunlar öyle bahçelerdir ki ağaçlarının yetiştirdiği meyveler, yaşayanların tatması lazım gelen his ve fikir meyveleridir. Bahçeme mezarlık kokusunu neşredecek ağaçlar dikmekle baharını hazanla yumuşatmak ve ona her mevsim için ''fikir" in acı lezzetini vermek istedim."
Reklam
Bu çamları sebepsiz bahçeme dikmedim. Türkçe ismini maalesef bilmediğim bu ağacı dönen mevleviye benzettiğim için severim. Bakınız bu çam, dönüş havasında açılmış bir mevlevi tennuresini andırmıyor mu? Bu çamlara baktıkça sanıyorum ki bahçem büyük bir semahanedir ve içinde nebati mevleviler yer yer, kendinden geçmiş, bülbüllerin ahengiyle dönüyor.
Haşim Bey bana laf mı vuruyorsunuz acaba?
Müslüman gününün başlangıcını şafağın parıltıları ve sonunu akşamın ışıkları tayin ederdi.
Yakup Kadri sanki başka bir alemde, zengin bir ziyafet sofrasından kalkmış ve bu dünyaya tok ve yorgun gelmiştir.
Reklam
Süleyman Nazif bir doğulu zihniyetiyle "belagat" kaidelerine büyük bir iman ile inanan son büyük san'atkarımızdı. "Söz" ün kudretini kelimelerin ahenginden, nidaların azametinden ve tezatların şimşeklerinden beklerdi. Fakat akla şaşkınlık veren bir hayat kaynağı olan bu adam, ateşten parmaklariyle kelimelere dokundukça onları garip bir akıcılıkla canlandırmasını bilirdi.
Süleyman Nazif, insanlar arasında eski tabaka farkları gibi, kelimeler arasında da bir sınıf farkının mevcut olduğuna inanırdı. Süfli addettiği birtakım kelimeler vardı ki onları üslubunun eşiğine bastırmazdı: Bu kelimeler, günlük hayata ait, herkesin kolayca söyleyip anladığı kelimelerdi.
Süleyman Nazif "kelime"lerin serdarı idi. "Kelimeler" şimdi onsuz, başı boş bir sürüdür.
Sevmeyi bilmeyen ölmeyi bilmez; savaş sevginin tamamlayıcısıdır.
Reklam
Mizah: Yazıda edebiyatın, resimde san'atın ve sahnede tiyatronun en şerefsiz ve en aşağı yeri addedilir.
Haşim Bey yine çok hoyrat.
Hilkat, tavuktan bütün esirgediklerini horoza bol bol vermiştir. Tavuk, bodur şekli, şerefsiz çehresi, nizamsız hareketleri ve çirkin sesiyle korkaklık, oburluk ve dar akıllılığın tam bir nümunesi iken, horoz, rengarenk şafak madenlerinden dökülmüş zannedilen zengin ve muhteşem tüyleri, iç içe girmiş akik ve yakut halkalar- dan yapılmış ateşli gözleri ve mercandan oyulmuş savaşçılara has ibiği ile, nefis feragati, mertlik ve kahramanlığın mükemmel bir timsalidir.
Gelişmiş bir dimağın tamamlayıcısı artık zengin bir lehçedir.
Parasız görünmek utancı, dünya sahasında namus utancını mağlüp etti. - Namusumdan utanmaya başlıyorum.
Hayat ve vücudun maniası, karanlık bir duvar gibi yıkıldıktan sonradır ki, ruhun beyaz ışıkları semalara vurabiliyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.