En Eski Hanımların Gözüyle Bediüzzaman Sözleri ve Alıntıları
En Eski Hanımların Gözüyle Bediüzzaman sözleri ve alıntılarını, en eski Hanımların Gözüyle Bediüzzaman kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bediüzzaman Said Nursî için gurbetli, esaretli günler Ruslara esir düşmekle başlar. Doğuda esir düşen Bediüzzaman, Moskova'nın kuzeyindeki Kosturma şehrine gönderilir. Bugünkü şartlarda bile esir düştüğü yerden Kosturma'ya, en az bir haftalık bir tren yolculuğuyla ulaşılır. O günkü şartlarda yaralı bir esir nasıl ve ne kadar çilelerle ulaşmıştır, Kosturma'ya, bilmek mümkün mü?
Bediüzzaman Said Nursî 'nin hayatında, Rusya'daki esaretin apayrı bir yeri vardır. Bu esaret, Bediüzzaman'ın Yeni Said'e geçiş dönemini oluşturur. İnsan hayatının dönüm noktalarından olan 40 yaşlarında bu esareti yaşaması da ilginçtir. Bu esaretin Kosturma şehrinde olması da tesadüfe benzememektedir. Kosturma, Moskova ile hemen hemen ayru doğrultuda ki meridyenlerde. Bediüzzaman'ın Rusya'nın şark-ı şimalisinde dediği gibi Sibirya'ya doğru kutuplar kısmına yakın. Aynı zamanda komünizmin merkezliğini yapan Moskova'nın üst tarafında, aynı doğrultudaki bir şehirde kalması, rastlantı olmadığı hissini veriyor, insana... Rastlantı olmayan bir gerçek daha var ki Bediüzzaman'ın, Rusya'nın dışında bu kadar süreli kaldığı başka bir ülke de yok.
Bediüzzaman, Rusya'da Volga'nın başında Rusya'yı manevi su ile sulayıp manevi mayasını, temelini atmış.
Bediüzzaman Said Nursî bu mahalledeki camide kalırken caminin penceresinden ona bakan ve ara sıra yemek götüren birisi. O zaman 10-12 yaşlarındaymış. Şimdi 99 yaşında olduğunu söylüyor. Yetmiş beş yaşlarında bir görün tüye sahip ve hafızası çok yerinde! İstanbul'dan geldiğimizi söylediğimizde kuşlar gibi şakıyor. Çocuklar gibi sevinip "Mustafa (Sungur) nasıl, Mustafa nasıl?" diye soruyor. "Ona sağlık diliyorum; Allah nasip etti, görüştük." diyor. Hemen, Sungur Ağabey'in hediye ettiği tespihati gösteriyor.
Çocuk olan Ayşe Apa'nın, diğer çocuklar gibi ilgisini,
Bediüzzaman Said Nursî çekermiş. Caminin penceresinden gidip Bediüzzaman'a bakarlarmış. Birlikte baktığı arkadaşlarından birisinin de Hanişe Apa olduğunu söylüyor. Hanişe Apa 1995'te ölmüş. Ayşe Apa, "Kendim de bilmiyordum, nedenini; ama caminin penceresinden gidip hep bakmak istiyordum, onu görmek istiyordum." derken o günlerden anlattığı şöyle: "Dışarı çıkarken kıyafeti farklıydı, camide namaz kılarken farklı. Camide namaz kılarken kıyafeti güzeldi. Dışarı çıkarken ise güzel değildi! İlgimi çeken bir yanı, ayakkabısının birisi kaluş, birisi de elde örme çarık. Kendini genç bilmemeleri, ihtiyar bilmeleri için dışarı çıkarken böyle giyinirmiş!"
Bediüzzaman Said Nursî)küçük dünyasında hafızasına kaydetmiş. Yıllar sonra bile pek çok resim kendisine gösterildiğinde camide gördüğü zatı tanımış, şahitliğini de doğrulamış. Küçük Ayşe'nin o pencereden hafızasında kayıtlı resim şu:
"Camide sobasını kendisi yakardı. Sarığını sarar, ezan okurdu."
Bediüzzaman Said Nursî 'nin camide kalış hikâyesini de şöyle anlatıyor: "Babalarımız duymuş ki Kosturma'da esir Müslümanlar var. Hemen gidip onları kefaletle evlerine misafir almışlar. Pek çok Müslüman'ı evlerinde misafir etmişler. Bediüzzaman evde kalmadığı için onu camide misafir etmişler."
Bediüzzaman'ın bu misafirliği iki yıla yakın sürmüş. Üç yıla yakın olan esaretin iki yılını Tatarların bu camisinde geçirmiş.
Rusya'da şu an hanımlardan, belki de erkeklerden de
Bediüzzaman Said Nursî yi görmüş olup da hayatta olan tek kişi, Ayşe Apa. Fakat Rusya'da öyle hanımlar tanıdık ki o hanımlar Bediüzzaman'ı görmemişler, ama Bediüzzaman'ın fikirlerini hayatlarına öyle geçirmişler ki onlardan bahsetmemek mümkün değil! Bu hanımların hepsi, Bediüzzaman'ın eserleriyle İslâm'ı tanımışlar.
Meryem Nine Seksen bir yaşında. İki yıl olmuş, Risale'yi tanıyalı. Risale okunurken dikkat kesiliyor, sanki... Hem de başka dilden bir kitabı bu derece huşu ile dinliyor. Meryem Nine'ye soruyoruz, Risale'de ne bulduğunu... Yere yatar gibi eğiliyor, elini kalbine götürüp cevap veriyor. "Dalıyorum, ona..." derken cismiyle de o dalışı gösteriyor, sanki... Anlatmaya başlıyor, Meryem Nine: "Benim ninem vardı; 103 yaşına kadar yaşadı. O her zaman şunu söylerdi: "Buraya bazı insanlar gelecek. Onlar Peygamber'in sünnetine uyacak, iyi ibadet yapacak. Onlar bize kurtuluşu getirecek.'c"Ninem hep onların gelmesini bekledi! Ben, ninemin ha ber verip, bekleyip durduğu kişilerin
Zümera: Altmış yaşında. Gazeteci. Risale'yi tanıyınca örtünmüş Zaten bu hanımların hepsinin
Risale-i Nur larda ortak bir noktaları var. Risale hayatlarına girdiği anda örtünüyorlar ve namaza başlıyorlar. Risale'yi Türkçesinden okuyor. Bilmediği bir dili okuyor ve anlıyor! Anlama konusunda da şöyle diyor
"Bunları benim kalbim anlıyor."
Saide Nur: Ressam. Risale'yi tanıdıktan sonra resim yapmayı bırakıyor. Resim yapmasının, ruhundaki arayıştan kaynaklan dığını söylüyor. Risale'yi tanıyınca ruhundaki arayış son bulup tatmine ulaşıyor. "Risale ilham verdi." diyor. Artık ilhamları ruh dünyasına resimden değil, Risale'den geliyor. İlk olarak "
Bediüzzaman Said Nursî 'nin Kur'an'ı çok iyi kav
rayan bir âlim olduğunu anladım." diyor. Onu çok sevdiği ni söylerken adının da benzediğini ifade edip Risale'yi tanıdıktan sonra ismine bir de nuru ilave ederek benzerliği daha da artırıyor.
Bediüzzaman Said Nursî için gurbetli, esaretli günler Ruslara esir düşmekle başlar. Doğuda esir düşen Bediüzzaman, Moskova'nın kuzeyindeki Kosturma şehrine gönderilir. Bugünkü şartlarda bile esir düştüğü yerden Kosturma'ya, en az bir haftalık bir tren yolculuğuyla ulaşılır. O günkü şartlarda yaralı bir esir nasıl ve ne kadar çilelerle ulaşmıştır, Kosturma'ya, bilmek mümkün mü?
Bediüzzaman Said Nursî 'nin hayatında, Rusya'daki esaretin apayrı bir yeri vardır. Bu esaret, Bediüzzaman'ın Yeni Said'e geçiş dönemini oluşturur. İnsan hayatının dönüm noktalarından olan 40 yaşlarında bu esareti yaşaması da ilginçtir. Bu esaretin Kosturma şehrinde olması da tesadüfe benzememektedir. Kosturma, Moskova ile hemen hemen ayru doğrultuda ki meridyenlerde. Bediüzzaman'ın Rusya'nın şark-ı şimalisinde dediği gibi Sibirya'ya doğru kutuplar kısmına yakın. Aynı zamanda komünizmin merkezliğini yapan Moskova'nın üst tarafında, aynı doğrultudaki bir şehirde kalması, rastlantı olmadığı hissini veriyor, insana... Rastlantı olmayan bir gerçek daha var ki Bediüzzaman'ın, Rusya'nın dışında bu kadar süreli kaldığı başka bir ülke de yok.
Bediüzzaman, Rusya'da Volga'nın başında Rusya'yı manevi su ile sulayıp manevi mayasını, temelini atmış.